Hayır, belki yalnız Kur’ân-ı Hakîm, geçen şu On İki Hakikatleri bize ders verdiği gibi, daha binler vücuha işaret edip, herbir vecih kavî bir emaredir ki, Hâlıkımız bizi bu dar-ı fâniden bir dar-ı bâkiye nakledecektir.

Hem sakın zannetme ki, haşri iktiza eden esmâ-i İlâhiye, bahsettiğimiz gibi yalnız Hakîm, Kerîm, Rahîm, Âdil, Hafîz isimlerine münhasırdır. Hayır, belki kâinatın tedbirinde tecellî eden bütün esmâ-i İlâhiye âhireti iktiza eder, belki istilzam eder.

Hem zannetme ki, haşre delâlet eden kâinatın âyât-ı tekvîniyesi şu geçen bahsettiğimize münhasırdır. Hayır, belki ekser mevcudatta sağa sola açılır perdeler gibi vecih ve keyfiyetleri vardır ki, bir vechi Sânie şehadet ettiği gibi, diğer vechi de haşre işaret eder. Meselâ, insanın ahsen-i takvimdeki hüsn-ü masnuiyeti Sânii gösterdiği gibi, o ahsen-i takvimdeki kabiliyet-i camiasıyla kısa bir zamanda zevâl bulması, haşri gösterir. Bazı kere bir vech ile iki nazarla bakılsa, hem Sânii, hem haşri gösterir. Meselâ, ekser eşyada görünen hikmetin tanzimi, inâyetin tezyini, adaletin tevzini ve rahmetin taltifi, nasıl ki mahiyetlerine bakılsa bir Sâni-i Hakîm, Kerîm, Âdil, Rahîmin dest-i kudretinden çıktığını gösterirler. Onun gibi, bunların kuvveti ve hadsizlikleriyle beraber şunların mazharları olan şu fâni mevcudatın ehemmiyetsiz ve az yaşamasına bakılsa, âhiret görünür.

Demek ki, herşey lisan-ı hâl ile “Âmentü billâhi ve bi’l-yevmi’l-âhir” okuyor ve okutturuyor.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Dokuzuncu Söz / Sonraki Risale: On Birinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Âdil : adaletle iş gören, sonsuz adalet sahibi Allah
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat
dar-ı bâki : devamlı ve kalıcı yer, âhiret
dar-ı fâni : gelip geçici yer, dünya
delâlet : delil olma, işaret etme
dest-i kudret : kudret eli
emaret : belirti, işaret
esmâ-i İlâhiye : Allah’ın isimleri
eşya : varlıklar
fâni : geçici, ölümlü
hadsiz : sonsuz
Hâlık : herşeyi yaratan Allah
hüsn-ü masnuiyet : sanatındaki güzellik
iktiza : gerektirme
istilzam : gerektirme
kabiliyet-i camia : çok kapsamlı kabiliyet
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kavî : kuvvetli
Kerîm : sonsuz cömertlik ve ikram sahibi Allah
keyfiyet : durum, nitelik
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
lisan-ı hâl : hal ve beden dili
mahiyet : esas, nitelik, öz
mazhar : yansıma ve görünme yeri
mevcudat : varlıklar
münhasır : sınırlı
Rahîm : sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah
rahmet : şefkat, merhamet
Sâni : herşeyi sanatlı bir şekilde yaratan Allah
Sâni-i Hakîm : herşeyi hikmetle ve sanatlı bir şekilde yaratan Allah
taltif : lütuf ve iyilikte bulunma
tanzim : düzenleme
tecellî : yansıma, görünüm
tedbir : idare
tevzin : ölçülü yapma, dengeleme
tezyin : süsleme
vecih : yön
vücuh : vecihler, yönler
zevâl bulma : geçip gitme, yok olma
Yükleniyor...