Halbuki, ağzında birtek kelime bir çekirdek gibi iken, bir ağaç hükmündedir; hava içinde milyonlar aynı kelime gibi meyveler verir, milyonlarla dinleyenlerin kulaklarına girer. Bu misalî sünbüle, insandaki hayalin eli ancak yetişebilir. İhtiyarın kısacık eli nasıl yetişir?

Madem esbab içinde en eşrefi ve en ziyade ihtiyar sahibi olan insan, böyle hakikî icaddan eli bağlansa, sair cemâdat ve behîmat ve anâsır ve tabiat nasıl hakikî mutasarrıf olabilirler? Yalnız, o esbab birer zarftır. Ve masnuat-ı Rabbâniyeye birer kılıftırlar. Ve hedâyâ-yı Rahmâniyeye birer tablacıdırlar.

Elbette bir padişahın hediyesinin kabı veya hediyeye sarılan mendil veyahut hediye eline verilip getiren nefer, o padişahın saltanatına şerik olamazlar. Ve onları şerik tevehhüm eden, saçma bir hezeyan eder. Öyle de, esbab-ı zâhiriye ve vesait-i suriyenin, rububiyet-i İlâhiyeden hiçbir cihette hisseleri olamaz; hizmet-i ubûdiyetten başka nasipleri yoktur.

İKİNCİ MAKSAT

Ehl-i şirkin vekili, meslek-i şirki hiçbir cihetle ispat edemediğinden ve onun ispatından meyus kaldığından, ehl-i tevhidin mesleğini teşkikâtıyla ve şüpheleriyle tahrip etmeye çalışmak istediğinden, şöyle ikinci bir sual ediyor. Diyor ki:

“Ey ehl-i tevhid! Siz diyorsunuz ki: قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ - اَللّٰهُ الصَّمَدُ ’Hâlık-ı Âlem birdir, Ehaddir, Sameddir.1 Hem herşeyin Hâlıkı Odur.2 Ehadiyet-i Zâtiyesiyle beraber, doğrudan doğruya herşeyin dizgini Onun elinde, herşeyin anahtarı kabzasında,3 herşeyin nâsiyesini tutuyor,4 bir iş bir işe mâni olmuyor,5 bütün eşyada bütün ahvâliyle bir anda tasarruf edebilir.’6 Böyle acip bir hakikate nasıl inanılabilir? Müşahhas birtek zât nihayetsiz yerlerde nihayetsiz işleri külfetsiz yapabilir mi?”

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : İhlâs Sûresi, 112:1-2.
2 : bk. En’am Sûresi, 6:102; Ra’d Sûresi, 13:16; Zümer Sûresi, 39:62; Mü’min Sûresi, 40:62.
3 : bk. Mâide Sûresi, 5:120; En’âm Sûresi, 6:59; Hicr Sûresi, 15:21; Yâsîn Sûresi, 36:83.
4 : bk. Hûd Sûresi, 11:56.
5 : bk. Hûd Sûresi, 11:107; Rahmân Sûresi, 55:29; Bürûc Sûresi, 85:16.
6 : bk. Âl-i İmran Sûresi, 3:26.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Sonraki Risale: Üçüncü Mevkıf
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayrette bırakan
ahvâl : haller, vaziyetler
anâsır : unsurlar
behîmat : hayvanlar
cemâdat : cansız varlıklar
cihet : yön
Ehad : bir olan ve herbir varlıkta birliği tecellî eden Allah
ehadiyet-i Zâtiye : Allah’ın Zâtına ait birlik
ehl-i şirk : Allah’a ortak koşanlar
ehl-i tevhid : Allah’ın birliğine ve herşeyin Ondan geldiğine iman edenler
esbab : sebepler
esbab-ı zahiriye : görünürdeki sebepler
eşref : en şerefli
hakikat : gerçek, doğru
hakikî : gerçek, doğru
Hâlık : herşeyi yaratan Allah
Hâlık-ı Âlem : âlemin yaratıcısı Allah
hedâyâ-yı Rahmâniye : Allah’ın rahmet hediyeleri
hezeyan : boş söz, saçmalama
hizmet-i ubûdiyet : kulluk hizmeti
icad : yaratma, var etme
ihtiyar : irade, dileme, tercih
kabza : el
masnuat-ı Rabbâniye : Allah tarafından san’atla yaratılan varlıklar
mehâric-i huruf : harflerin çıkış yerleri
meslek-i şirk : şirk mesleği, yolu
meyus : ümitsiz
misalî : yansıma şeklindeki
mutasarrıf : dilediği gibi kullanan ve idare eden
nâsiye : alın, çehre
nefer : asker, er
rububiyet-i İlâhiye : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan mâlikiyeti, yaratıcılığı ve terbiyesi
sair : diğer, başka
Samed : Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan, ama herşey Kendisine muhtaç olan Allah
silsile : zincir
şerik : ortak
tabiat : canlı cansız bütün varlıklar, doğa
tablacı : tezgâhtar, sunucu
tahrip : bozma, yok etme
tasarruf : dilediği gibi kullanma ve yönetme
teşkikât : şüpheye düşürme
tevehhüm eden : zanneden
vesait-i suriye : görünüşteki vasıtalar, sebepler
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...