Bu Arabî fıkranın mebdei şudur:

فَسُبْحَانَ مَنْ جَعَلَ حَدِيقَةَ اَرْضِهِ: مَشْهَرَ صَنْعَتِهِ، مَحْشَرَ خِلْقَتِهِ، مَظْهَرَ قُدْرَتِهِ، مَدَارَ حِكْمَتِهِ، مَزْهَرَ رَحْمَتِهِ، مَزْرَعَ جَنَّتِهِ، مَمَرَّ الْمَخْلُوقَاتِ، مَسِيلَ الْمَوْجُودَاتِ، مَكِيلَ الْمَصْنُوعَاتِ، فَمُزَيَّنُ الْحَيْوَانَاتِ، مُنَقَّشُ الطُّيُورَاتِ، مُثَمَّرُ الشَّجَرَاتِ، مُزَهَّرُ النَّبَاتَات،ِ مُعْجِزَاتُ عِلْمِهِ، خَوَارِقُ صُنْعِهِ، هَدَايَا جُودِهِ، بَشَائِرُ لُطْفِهِ، تَبَسُّمُ اْلاَزْهَارِ مِنْ زِينَةِ اْلاَثْمَارِ، تَسَجُّعُ اْلاَطْيَارِ فِى نَسْمَةِ اْلاَسْحَارِ، تَهَزُّجُ اْلاَمْطَارِ عَلٰى خُدُودِ اْلاَزْهَارِ تَرَحُّمُ الْوَالِدَاتِ عَلٰى اْلاَطْفَالِ الصِّغَارِ، تَعَرُّفُ وَدُودٍ تَوَدُّدُ رَحْمٰنٍ تَرَحُّمُ حَنَّانٍ تَحَنُّنُ مَنَّانٍ لِلْجِنِّ وَاْلاِنْسَانِ وَالرُّوحِ وَالْحَيَوَانِ وَالْمَلَكِ وَالْجَاۤنِّ.

İşte bu Arabî tefekkürün kısa bir meâli şudur ki:

Bütün meyveler ve içindeki tohumcuklar, hikmet-i Rabbâniyenin birer mu’cizesi, san’at-ı İlâhiyenin birer harikası, rahmet-i İlâhiyenin birer hediyesi, vahdet-i İlâhiyenin birer burhan-ı maddîsi, âhirette eltâf-ı İlâhiyenin birer müjdecisi, kudretinin ihatasına ve ilminin şümulüne birer şahid-i sadık oldukları gibi, şunlar, âlem-i kesretin aktârında ve şu ağaç gibi tekessür etmiş bir nevi âlemin etrafında vahdet âyineleridirler. Enzârı kesretten vahdete çeviriyorlar. Lisan-ı hâl ile herbirisi der: “Dal budak salmış şu koca ağacın içinde dağılma, boğulma. Bütün o ağaç bizdedir. Onun kesreti, vahdetimizde dahildir.”

Hattâ, her meyvenin kalbi hükmünde olan herbir çekirdek dahi, vahdetin birer maddî âyinesi oldukları gibi, zikr-i kalbiyy-i hafî ile, koca ağacın zikr-i cehrî suretiyle çektiği ve okuduğu bütün esmâyı zikreder, okur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Sonraki Risale: Üçüncü Mevkıf
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya
aktâr : her taraf
âlem : dünya
âlem-i kesret : çokluk âlemi, varlıklar âlemi
Arabî : Arapça
burhan-ı maddî : maddî delil
eltâf-ı İlâhiye : Allah’ın lütufları, ikramları
enzâr : nazarlar, dikkatler
esmâ : Allah’ın isimleri
fıkra : bölüm, kısım
hikmet-i Rabbâniye : Allah’ın hikmeti
ihata : kapsayıcılık, kuşatıcılık
kader : Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce takdir etmesi, planlaması
kesret : çokluk
kudret : güç, iktidar
lisan-ı hâl : hal dili
meâl : açıklama, anlam
mebde’ : başlangıç
meşhud : görünen
mu’cize : bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey
nevi : çeşit, tür
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın şefkat ve merhameti
san’at-ı İlâhiye : Allah’ın san’atı
suret : şekil, biçim
şahid-i sadık : doğru şahit
şümul : kapsam
tefekkür : Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde varlıklar üzerinde düşünme
tekessür etmek : çoğalmak
vahdet : birlik
vahdet-i İlâhiye : Allah’ın birliği
zikretmek : Allah’ı anmak
zikr-i cehrî : açıktan yapılan sesli zikir
zikr-i kalbiyy-i hafî : kalben yapılan gizli zikir
Yükleniyor...