Madem haşrin bahsi geldi. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın, haşrin ispatına dair cezâlet-i beyanını ve kuvvet-i ifadesini gösteren bir nükte-i hakikatini beyan etmeye münasebet geldi. Şöyle ki:

Şu tefekkür neticesi gösteriyor ki, beşerin muhakemesi ve saadet-i ebediye kazanması için, lüzum olsa bütün kâinat tahrip edilir; ve tahrip ve tebdil edecek bir kudret görünüyor ve vardır. Fakat haşrin merâtibi var. Bir kısmına iman farzdır, marifeti lâzımdır. Diğer kısmı, terakkiyât-ı ruhiye ve fikriyenin derecâtına göre görünür ve ilim ve marifeti lâzım olur. Kur’ân-ı Hakîm, en basit ve kolay olan mertebeyi kat’î ve kuvvetli ispat için, en geniş ve en büyük bir daire-i haşri açacak bir kudreti gösteriyor.

İşte, umuma iman lâzım olan haşrin mertebesi şudur ki: İnsanlar öldükten sonra ruhları başka makamlara gider. Cesetleri çürüyor; fakat insanın cesedinde bir çekirdek, bir tohum hükmünde olacak “acbüzzeneb“ tabir edilen küçük bir cüz’ü bâki kalıp, Cenâb-ı Hak onun üstünde cesed-i insanîyi haşirde halk eder, onun ruhunu ona gönderir.1 İşte bu mertebe o kadar kolaydır ki, her baharda milyonlarla misali görülüyor.

İşte, bazan şu mertebeyi ispat için âyât-ı Kur’âniye öyle bir daireyi gösteriyor ki, bütün zerrâtı haşir ve neşredecek bir kudretin tasarrufatını gösterir.2 Bazan da, bütün mahlûkatı fenâya gönderip yeniden getirecek bir kudret ve hikmetin âsârını gösterir.3 Bazı, yıldızları dağıtıp semâvâtı parçalayabilir bir kudret ve hikmetin tasarrufatını ve âsârını gösterir.4

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Buhârî, Tefsîru’l-Kur’ân 39:3; Müslim, Fiten 141-143.
2 : bk. En’am Sûresi, 6:38; Fussilet Sûresi, 41:39; Ahkaf Sûresi, 46:33; Kaf Sûresi, 50:41-44.
3 : bk. Yûnus Sûresi, 10:3:6; Hicr Sûresi, 15:23; Tâhâ Sûresi, 20:55; Enbiyâ Sûresi, 21:103-104.
4 : bk. Sebe Sûresi, 34:9; Rahmân Sûresi, 55:37; Hâkka Sûresi, 69:16; Müzzemmil Sûresi, 73:118; Mürselât Sûresi, 77:1-19; Tekvîr Sûresi, 81:1-13.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Sonraki Risale: Üçüncü Mevkıf
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acbüzeneb : kuyruk sokumundaki en küçük kemik
âsâr : eserler
âyât-ı Kur’âniye : Kur’ân-ı Kerim’in âyetleri
bâki : devamlı, sürekli
beşer : insan
beyan : açıklama
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, şeref ve azamet sahibi yüce Allah
cesed-i insanî : insanın cesedi, bedeni
cezâlet-i beyan : anlatım ve ifadedeki güçlülük, güzellik
cüz’ : parça
daire-i haşr : haşir dairesi
def’î : birden bire, âni
derecât : dereceler
farz : Allah’ın kesinlikle yapılmasını emrettiği şey
fenâ : gelip geçicilik, ölümlülük
halk etmek : yaratmak
haşir ve neşretmek : öldükten sonra yeniden diriltip toplamak ve tekrar yaymak
haşr : insanların öldükten sonra tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanması
hikmet : herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kat’î : kesin
kudret : güç, iktidar
Kur’ân-ı Hakim : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamaları mu’cize Kur’ân
kuvvet-i ifade : ifade gücü
mahlûk : yaratık
marifet : bilme ve tanıma
merâtib : mertebeler, dereceler
mertebe : derece
misal : örnek
muhakeme : yargılama
münasebet : bağlantı, ilişki
nükte-i hakikat : gerçeği ve doğruyu ifade eden ince ve derin mânâ
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk
sayha : sesleniş
semâvât : gökler
tabir edilen : adlandırılan
tahrip : yıkıp bozma, yok etme
tasarrufât : tasarruflar, icraatlar, faaliyetler
tebdil : değiştirme
tefekkür : Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde varlıklar üzerinde düşünme
terâkkiyât-ı ruhiye ve fikriye : ruhî ve düşünceyle ilgili ilerlemeler
umum : genel, herkes
zerrât : atomlar, en küçük madde parçaları
zîhayat : hayat sahibi, canlı
Yükleniyor...