Bazı, bütün zîhayatı öldürecek, yeniden, def’aten, bir sayha ile diriltecek bir kudret ve hikmetin tasarrufatını ve tecelliyatını gösterir.1 Bazı, bütün rû-yi zeminde zîhayat olanları ayrı ayrı haşir ve neşredecek bir kudret ve hikmetin tecelliyatını gösterir.2 Bazan, küre-i arzı bütün bütün dağıtacak, dağları uçuracak, düzeltip daha güzel bir surete çevirecek bir kudret ve hikmetin âsârını gösterir.
Demek, herkese imanı ve marifeti farz olan haşirden başka, çok mertebe-i haşirleri dahi o kudret ve hikmetle yapabilir.3 Hikmet-i Rabbâniye iktiza etmişse, elbette haşir ve neşr-i insanî ile beraber, umum onları dahi yapacak veyahut bazı mühimlerini yapar.
Bir sual: Diyorsunuz ki: “Sen Sözlerde kıyas-ı temsilî çok istimal ediyorsun. Halbuki, fenn-i mantıkça, kıyas-ı temsilî yakîni ifade etmiyor.4 Mesâil-i yakîniyede burhan-ı mantıkî lâzımdır. Kıyas-ı temsilî, usul-ü fıkıh ulemasınca zann-ı galip kâfi olan metâlipte istimal edilir. Hem de, sen temsilâtı bazı hikâyeler suretinde zikrediyorsun. Hikâye hayalî olur, hakikî olmaz, vakıa muhalif olur.”
Elcevap: İlm-i mantıkça, çendan, “Kıyas-ı temsilî, yakîn-i kat’î ifade etmiyor”5 denilmiş. Fakat kıyas-ı temsilînin bir nev’i var ki, mantığın yakînî burhanından çok kuvvetlidir ve mantığın birinci şeklinin birinci darbından daha yakînîdir. O kısım da şudur ki:
Bir temsil-i cüz’î vasıtasıyla bir hakikat-i küllînin ucunu gösterip, hükmü o hakikate bina ediyor; o hakikatin kanununu, bir hususî maddede gösteriyor tâ o hakikat-i uzmâ bilinsin ve cüz’î maddeler ona ircâ edilsin.
Demek, herkese imanı ve marifeti farz olan haşirden başka, çok mertebe-i haşirleri dahi o kudret ve hikmetle yapabilir.3 Hikmet-i Rabbâniye iktiza etmişse, elbette haşir ve neşr-i insanî ile beraber, umum onları dahi yapacak veyahut bazı mühimlerini yapar.
Bir sual: Diyorsunuz ki: “Sen Sözlerde kıyas-ı temsilî çok istimal ediyorsun. Halbuki, fenn-i mantıkça, kıyas-ı temsilî yakîni ifade etmiyor.4 Mesâil-i yakîniyede burhan-ı mantıkî lâzımdır. Kıyas-ı temsilî, usul-ü fıkıh ulemasınca zann-ı galip kâfi olan metâlipte istimal edilir. Hem de, sen temsilâtı bazı hikâyeler suretinde zikrediyorsun. Hikâye hayalî olur, hakikî olmaz, vakıa muhalif olur.”
Elcevap: İlm-i mantıkça, çendan, “Kıyas-ı temsilî, yakîn-i kat’î ifade etmiyor”5 denilmiş. Fakat kıyas-ı temsilînin bir nev’i var ki, mantığın yakînî burhanından çok kuvvetlidir ve mantığın birinci şeklinin birinci darbından daha yakînîdir. O kısım da şudur ki:
Bir temsil-i cüz’î vasıtasıyla bir hakikat-i küllînin ucunu gösterip, hükmü o hakikate bina ediyor; o hakikatin kanununu, bir hususî maddede gösteriyor tâ o hakikat-i uzmâ bilinsin ve cüz’î maddeler ona ircâ edilsin.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : bk. Kehf Sûresi, 18:99; Neml Sûresi, 27:87-88; Yâsîn Sûresi, 36:49-53; Sâd Sûresi, 38:15; Zümer Sûresi, 39:68; Kaf Sûresi, 50:41-44; Hâkka Sûresi, 69:13-16.
2 : bk. Fâtır Sûresi, 35:9; Zuhruf Sûresi, 43:11.
3 : bk. Tûr Sûresi, 52:7-11; Vâkıa Sûresi, 56:3-6; Hâkka Sûresi, 69:13-14; Meâric Sûresi, 70:8-9; Müzzemmil Sûresi, 73:13-14; Mürselât Sûresi, 77:7-10.
4 : bk. el-Cürcânî, Şerhu’l-Mevâkıf 2:18.
5 : bk. el-Cürcânî, Şerhu’l-Mevâkıf 2:18.
2 : bk. Fâtır Sûresi, 35:9; Zuhruf Sûresi, 43:11.
3 : bk. Tûr Sûresi, 52:7-11; Vâkıa Sûresi, 56:3-6; Hâkka Sûresi, 69:13-14; Meâric Sûresi, 70:8-9; Müzzemmil Sûresi, 73:13-14; Mürselât Sûresi, 77:7-10.
4 : bk. el-Cürcânî, Şerhu’l-Mevâkıf 2:18.
5 : bk. el-Cürcânî, Şerhu’l-Mevâkıf 2:18.
Sonraki Risale: Üçüncü Mevkıf