Nefis madem dünyada hevâ ve hevesini Cenâb-ı Hak yolunda hüsn-ü istimal etmiş. Cihâzâtını, duygularını hüsn-ü suretle istihdam etmiş. Kerîm-i Mutlak, ona dünyadaki meşru ve ubûdiyetkârâne muhabbetin neticesi olarak, Cennette, Cennetin yetmiş ayrı ayrı envâ-ı ziynet ve letâfetinin nümuneleri olan yetmiş muhtelif hulleyi giydirip, nefisteki bütün hasseleri memnun edecek, okşayacak yetmiş envâ-ı hüsünle vücudunu süslendirip, herbiri ruhlu küçük birer Cennet hükmünde olan hurileri o dâr-ı bekàda vereceği, pek çok âyât ile tasrih ve ispat edilmiştir.1 Hem dünyada gençliğe muhabbet, yani, ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi, dâr-ı saâdette ebedî bir gençliktir.2

ÜÇÜNCÜ İŞARET: Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani lâtif şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile refika-i hayatını da nâşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise, Rahîm-i Mutlak, o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha ziynetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizâne nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enîs, lâtif, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini vaad etmiştir.3 Elbette vaad ettiği şeyi kat’î verecektir.

DÖRDÜNCÜ İŞARET: Valideyn ve evlâda muhabbet-i meşruanın neticesi, nass-ı Kur’ân ile, Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, onların makamları ayrı ayrı da olsa, yine o mes’ut aileye sâfi olarak lezzet-i sohbeti, Cennete lâyık bir hüsn-ü muaşeret suretinde, dâr-ı bekàda ebedî mülâkat ile ihsan eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Kehf Sûresi, 18:30-31; Duhân Sûresi, 44:50-55; Tûr Sûresi, 52:17-20; Rahmân Sûresi, 55:72; Vâkıa Sûresi, 56:22-24; Dehr Sûresi, 76:21-22; Nebe Sûresi, 78:33.
2 : bk. İbrahim Sûresi, 14:23; Kehf Sûresi, 18:108; Tâhâ Sûresi, 20:76; Enbiyâ Sûresi, 21:102.
3 : bk. Bakara Sûresi, 2:25; Ra’d Sûresi, 13:23-24; Yâsîn Sûresi, 36:22; Zuhruf Sûresi, 43:70.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: İkinci Mevkıf
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âyât : âyetler, deliler
binaen : dayanarak
cazibedar : cazibeli, çekici
Cenâb-ı Erhamürrâhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan şeref ve azamet sahibi yüce Allah
cihâzât : cihazlar, organlar
dâr-ı bekà : sonsuzluk yurdu
dâr-ı saâdet : mutluluk yurdu
ebedî : sonu olmayan, sonsuz
enîs : canayakın, dost
envâ-ı hüsün : güzellik çeşitleri
envâ-ı ziynet ve letâfet : süs ve güzellik çeşitleri
evlâd : çocuklar
haslet : huy, karakter
hasse : duyu
hatırat : hatıralar
hevâ : kişinin kendi donanımını nefsin arzu ve isteklerinin emrine vernesi
heves : gelip geçici arzu ve istek
hulle : süslü elbise
huri : Cennet kızı
hüsn-ü istimal : güzel ve iyi kullanma
hüsn-ü muaşeret : iyi ilişki, güzel geçim
hüsn-ü sîret : ahlâk güzelliği
hüsn-ü suret : güzel bir şekil ve biçim
ihsan : bağış, iyilik
istihdam : görevlendirme, çalıştırma
kat’î : kesin
Kerîm-i Mutlak : lütuf ve cömertliği sınırsız olan Allah
lâtif : güzel, hoş
lezzet-i sohbet : sohbetin verdiği lezzet
mahbub : sevgili
mes’ut : mutlu
meşru : helâl, dine uygun
muhabbet : sevgi
muhabbet-i meşrua : dine uygun, helâl sevgi
muhafaza : koruma
muhib : sevilen
muhtelif : çeşitli
mülâkat : kavuşma, buluşma
mütelezzizâne : lezzet alarak
nass-ı Kur’ân : Kur’ân’ın kesin ve açık hükmü
nâşize : geçimsiz, huysuz, itaatsiz
nefis : can, kişinin kendisi; hayvanî ihtiyaçlara olan doğal eğilim
netice-i uhreviye : âhirete ait netice
nümune : örnek
Rahîm-i Mutlak : rahmeti herşeyi kuşatan, sınırsız şefkat ve merhamet sahibi Allah
refika-i hayat : hayat arkadaşı, eş
sair : diğer
suret : şekil, biçim
tahattur : hatırlama
Yükleniyor...