Hem kâinatın sinesinde çok suretlerde tezahür eden incizaplar, cezbeler, cazibeler, ezelî bir hakikat-i cazibedarın cezbiyle olduğunu hüşyar kalblere gösterir. Hem mahlûkatın en hassas ve nuranî taifesi olan ehl-i keşif ve velâyetin ittifakıyla, zevk ve şuhuda istinad ederek, bir Cemîl-i Zülcelâlin cilvesine, tecellîsine mazhar olduklarını...

Ve o Celîl-i Zülcemâlin kendini tanıttırılmasına ve sevdirilmesine zevk ile muttali olduklarını müttefikan haber vermeleri... Yine bir Zât-ı Vâcibü’l-Vücudun, bir Cemîl-i Zülcelâlin vücuduna ve insanlara kendini tanıttırmasına kat’iyen şehadet eder. Hem kâinat yüzünde ve mevcudat üstünde işleyen kalem-i tahsin ve tezyin, o kalem sahibi Zâtın esmâsının güzelliğini vazıhan gösteriyor.

İşte, kâinat yüzündeki cemâl ve kalbindeki aşk ve sinesindeki incizap ve gözlerindeki keşif ve şuhud ve hey’âtındaki hüsün ve tezyinat, pek lâtif, nuranî bir pencere açar. Onunla, bütün esmâsı cemîle bir Cemîl-i Zülcelâli ve bir Mahbub-u Lâyezâlîyi ve bir Mâbud-u Lemyezeli, hüşyar olan akıl ve kalblere gösterir. İşte, ey maddiyat karanlığında, evham zulümatında, boğucu şübehat içinde çırpınan gafil! Kendine gel, insaniyete lâyık bir surette yüksel, şu dört delikle bak, cemâl-i vahdeti gör, kemâl-i imanı kazan, hakikî insan ol!
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Otuz İkinci Söz / Sonraki Risale: Lemeât
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Celîl-i Zülcemâl : sınırsız güzelliğiyle beraber, sonsuz yücelik ve heybet sahibi olan Allah
cemâl-i vahdet : birliğin güzelliği, Cenâb-ı Allah’ın eşi, benzeri ve ortağı olmamasının güzelliği
Cemîl-i Zülcelâl : heybeti ve yüceliği sınırsız, güzelliği sonsuz olan Allah
cezbe : kendinden geçme
ehl-i keşif ve velâyet : maneviyat âlemlerinde iman hakikatlerini gözleme yeteneğine sahip insanlar, veliler
evham : vehimler, kuruntular
ezelî : varlığının başlangıcı olmayan, sonsuz
gafil : duyarsız, sorumsuz, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan
hakikat-ı cazibedar : çekici hakikat, gerçek
hey’ât : kısımlar, parçalar
hüsün : güzellik
hüşyar : uyanık
incizap : cezbedilme, çekilme
istinad : dayanma
ittifak : birleşme, birlik
kâlem-i tahsin ve tezyin : güzelleştirme ve süsleme kâlemi
kemâl-i iman : tam ve mükemmel bir iman
keşif : gizli bir şeyin ortaya çıkarılması
lâtif : güzel, hoş
Mâbûd-u Lemyezel : varlığı hiçbir zaman son bulmayan ve ibadete layık tek ilah olan Allah
Mahbub-u Lâyezâlî : bütün yaratılmışlar tarafından çok sevilen ve varlığının sonu olmayıp sürekli var olan Allah
muttali : bilme, farkına varma
müsebbebat : sebeplerle meydana gelenler, sonuçlar
müttefikan : birleşerek, fikir birliğiyle
şuhud : görme, şahit olma
şübehat : şüpheler, tereddütler
taife : grup, topluluk
tecellî : yansıma
tezahür : görünme
tezyinat : süslemeler
vazıhan : açıkça
vücud : varlık
Zât-ı Vâcibü’l-Vücud : varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan Zât, Allah
zulümat : karanlıklar
Yükleniyor...