MUKADDİME

Tahavvülât-ı zerrât, Nakkâş-ı Ezelînin kalem-i kudreti, kitab-ı kâinatta yazdığı âyât-ı tekvîniyenin hengâmındaki ihtizâzâtı ve cevelânıdır. Yoksa, maddiyyun ve tabiiyyunların tevehhüm ettikleri gibi tesadüf oyuncağı ve karışık, mânâsız bir hareket değildir. Çünkü, bütün mevcudat gibi, zerreler ve herbir zerre, mebde-i hareketinde “Bismillâh“ der. Çünkü, nihayetsiz, kuvvetinden fazla yükleri kaldırır ve buğday tanesi kadar bir çekirdeğin koca bir çam ağacı gibi bir yükü omuzuna alması gibi... Hem vazifesinin hitâmında “Elhamdü lillâh” der. Çünkü, bütün ukulü hayrette bırakan hikmetli bir cemâl-i san’at, faideli bir hüsn-ü nakış göstererek, Sâni-i Zülcelâlin medâyihine bir kaside-i medhiye gibi bir eser gösterir. Meselâ, nar ve mısıra dikkat et.HAŞİYE

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : İkinci Maksadın, tahavvülât-ı zerrâtın tarifine dair olan uzun cümlenin haşiyesidir. Kur’ân-ı Hakîmde İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübîn mükerrer yerlerde zikredilmiştir.1 Ehl-i tefsir “İkisi birdir”;2 bir kısmı “Ayrı ayrıdır” demişler. Hakikatlerine dair beyanatları muhteliftir. Hülâsa, “İlm-i İlâhînin ünvanlarıdır” demişler.3 Fakat Kur’ân’ın feyziyle şöyle kanaatim gelmiş ki: İmam-ı Mübîn, ilim ve emr-i İlâhînin bir nev’ine bir ünvandır ki, âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor. Yani, zaman-ı halden ziyade, mazi ve müstakbele nazar eder. Yani, herşeyin vücud-u zâhirîsinden ziyade aslına, nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar. Kader-i İlâhînin bir defteridir. Şu defterin vücudu, Yirmi Altıncı Sözde, hem Onuncu Sözün haşiyesinde ispat edilmiştir. Evet, şu İmam-ı Mübîn, bir nevi ilim ve emr-i İlâhînin bir ünvanıdır. Yani, eşyanın mebâdileri ve kökleri ve asılları, kemâl-i intizamla eşyanın vücutlarını gayet san’atkârâne intaç etmesi cihetiyle, elbette desâtir-i ilm-i İlâhînin bir defteriyle tanzim edildiğini gösteriyor. Ve eşyanın neticeleri, nesilleri, tohumları, ileride gelecek mevcudatın programlarını, fihristelerini tazammun ettiklerinden, elbette evâmir-i İlâhiyenin bir küçük mecmuası olduğunu bildiriyorlar. Meselâ, bir çekirdek, bütün ağacın teşkilâtını tanzim edecek olan programları ve fihristeleri ve o fihriste ve programları tayin eden o evâmir-i tekvîniyenin küçücük bir mücessemi hükmünde denilebilir. Elhasıl, İmam-ı Mübîn, mazî ve müstakbelin ve âlem-i gaybın etrafında dal-budak salan şecere-i hilkatin bir programı, bir fihristesi hükmündedir. Şu mânâdaki “İmâm-ı Mübîn” kader-i İlâhînin bir defteri, bir mecmua-i desâtiridir. O desâtirin imlâsıyla ve hükmüyle, zerrât, vücud-u eşyadaki hidemâtına ve harekâtına sevk edilir.
1 : Kitab-ı Mübîn: Mâide Sûresi, 5:15; En’âm Sûresi, 6:59; Yûnus Sûresi, 10:61; Hûd Sûresi, 11:6; Yûsuf Sûresi, 12:1; Şuarâ Sûresi, 26:2; Neml Sûresi, 27:1, 75; İmam-ı Mübîn: Yâsin Sûresi, 36:12.
2 : es-Suyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr 7:48; Ebu’s-Süûd, Tefsîr 7:61; eş-Şevkânî, Fethu’l-Kadîr 5:367.
3 : et-Teberî, Câmiu’l-Beyân 7:212; el-Beyzâvî, Tefsîr 3:206; el-Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân 7:4.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dokuzuncu Söz / Sonraki Risale: Otuz Birinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i gayb : görünmeyen, fakat varlığı kesin olan ve mahiyeti Allah tarafından bilinen başka dünyalar
âlem-i şehadet : görünen âlem, dünya
beyanat : açıklamalar
cihet : yön
desâtir : prensipler, kurallar
desâtir-i ilm-i İlâhî : Allah’ın ilminin düsturları, prensipleri
ehl-i tefsir : Kur’ân’ı mânâ bakımından yorumlayanlar
elhasıl : özetle, sonuç olarak
emr-i İlâhi : Allah’ın emri
eşya : varlıklar
evâmir-i İlâhiye : Allah’ın emirleri
evâmir-i tekvîniye : yaratılışa ait emirler, işler
feyz : ilham, bereket ve ilim bolluğu
fihriste : indeks, içindekiler
hakikat : gerçek mahiyet, içyüz, esas
harekât : hareketler
hidemât : hizmetler
hükm : karar
hülâsa : özetle
ilm-i İlâhî : Allah’ın herşeyi kuşatan ilmi
imlâ : yazdırma
intaç etmek : sonuç vermek
intizam : düzenlilik
irade-i İlâhiye : Allah’ın iradesi, dilemesi ve tercihi
irade-i nâfize : her şeye ve her yere tesir ve nüfuz eden Allah’ın iradesi
kader : Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce takdir etmesi, planlaması
kader-i İlâhî : Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce takdir etmesi, planlaması
kaside-i medhiye : övgü kasidesi
kavânin : kanunlar
kemâl-i intizam : tam ve mükemmel düzenlilik
kemâl-i san’at : sanat mükemmelliği
kudret : güç, kuvvet, iktidar
kudret-i kâmile : mükemmel ve kusursuz kudret
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mahiyet : esas özellik, nitelik
maksat : kastedilen şey, gaye
mazi : geçmiş zaman
mebâdi : çekirdekler, başlangıçlar
mecmua : kitap
mecmua-i desâtir : kurallar kitabı
medâyih : övgüye lâyık iş ve hareketler
mücessem : cisme bürünmüş, maddî yapısı olan
san’atkârane : sanatlı bir şekilde
Sâni-i Zülcelâl : herşeyi san’atlı bir şekilde yapan, sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Allah
şuûnât : işler, fiiller, icraatlar ve haller
tahavvülât-ı zerrât : atomların değişim, dönüşüm ve hareketleri
Yükleniyor...