İkinci Maksat
Tahavvülât-ı zerrâta dair şu âyetin hazinesinden bir zerreye işaret edecektir.

 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لاَ تَاْتِينَا السَّاعَةُ قُلْ بَلٰى وَرَبِّى لَتَاْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ

لاَ يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِى السَّمٰوَاتِ وَلاَ فِى اْلاَرْضِ وَلاَۤ اَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلاَۤ اَكْبَرُ اِلاَّ فِى كِتَابٍ مُبِينٍ
1


ŞU ÂYETİN pek büyük hazinesinden bir miskal zerre miktarında, yani zerre sandukçasında olan cevheri gösterir ve zerrenin hareket ve vazifesinden bir nebze bahseder. Şu Maksat bir Mukaddime ile Üç Noktadan ibarettir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “İnkâr edenler, ‘Kıyamet başımıza gelmez’ dediler. Sen de ki: Evet, gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki başınıza gelecektir. Ne göklerde ve ne de yerde zerre kadar birşey Ondan uzak kalamaz; bundan küçük veya büyük ne varsa hepsi ap açık bir kitapta yazılmıştır.” Sebe’ Sûresi, 34:3.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dokuzuncu Söz / Sonraki Risale: Otuz Birinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âyât-ı tekvîniye : yaratılışa ait âyetler, deliller
Bismillâh : Allah’ın adıyla
cemâl-i san’at : sanat güzelliği
cevelân : dolaşma, hareket
cevher : kıymetli taş; asıl, öz, temel
elhamdü lillâh : “her türlü övgü ve şükür yalnızca Allah’a aittir”
hengâm : zaman
hikmet : fayda, gaye
hitâm : son
hüsn-ü nakış : nakış güzelliği
ihtizâzât : sallanmalar, sarsıntılar
kalem-i kudret : Allah’ın kudret kalemi
kitab-ı kâinat : kâinat kitabı; bir kitap gibi yazılmış bütün âlem
maddiyyun : materyalistler, herşeyi maddeye bağlayanlar
maksat : kastedilen şey, gaye
mebde-i hareket : hareketin başlangıcı
mevcudat : varlıklar
miskal : yaklaşık 4.5 grama denk olan bir ağırlık ölçüsü
mukaddime : başlangıç, giriş
Nakkâş-ı Ezelî : herşeyi zatına has olarak nakış nakış işleyen, evveli olmayan Allah
nebze : az miktar
nihayetsiz : sonsuz
sandukça : küçük sandık
tabiiyyun : tabiatçılar, yaratıcı olarak tabiatı kabul edenler
tahavvülât-ı zerrât : atomların değişim, dönüşüm ve hareketleri
tesadüf : rastlantı
tevehhüm etmek : sanmak, kuruntuya kapılmak
ukul : akıllar
zerre : atom, en küçük madde parçası
Yükleniyor...