Kur’ân-ı Hakîmin âyetlerinde, kelâmlarında, cümlelerinde fesahatin esbabını izah çok uzun gider. Onun için sözü kısa kesip yalnız nümune olarak bir âyetteki huruf-u hecâiyenin vaziyetiyle hasıl olan bir selâset ve fesahat-i lâfziyeyi ve o vaziyetten parlayan bir lem’a-i i’câzı göstereceğiz. İşte,

ثُمَّ اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ اَمَنَةً نُعَاسًا يَغْشٰى طَائِفَةً مِنْكُمْ 1

ilâ âhir. İşte şu âyette bütün huruf-u hecâ mevcuttur. Bak ki, sakil, ağır bütün aksâm-ı huruf beraber olduğu halde selâsetini bozmamış. Belki bir revnak ve muhtelif tellerden mütenasip, mütesanit bir nağme-i fesahat katmış. Hem şu lem’a-i i’câza dikkat et ki, huruf-u hecâdan ى ile ا en hafif ve birbirine kalb olduğu için, iki kardeş gibi, herbirisi yirmi bir kere tekrarı var. م ile ن HAŞİYE-1 birbirinin kardeşi ve birbirinin yerine geçtiği için, herbirisi otuz üçer defa zikredilmiştir. ص, س, ش mahreççe, sıfatça, savtça kardeş oldukları için her biri üç def’a ع, غkardeş oldukları halde, ع daha hafif altı defa, غ sıkleti için yarısı olarak üç defa zikredilmiştir. ط, ظ, ذ, ز mahreççe, sıfatça, sesçe kardeş oldukları için herbirisi ikişer defa, ل ve ا ile beraber ikisi لا suretinde ittihad ettikleri ve ا لا, suretinde hissesi ل’ın yarısıdır; onun için ل kırk iki defa, ا onun yarısı olarak yirmi bir defa zikredilmiştir. ﻫ ,ء ile mahreççe kardeş oldukları için ء HAŞİYE-2 on üç, bir derece daha hafif olduğu için on dört defa ق, ف, ك kardeş oldukları için, ق’ın bir noktası fazla olduğu için ق on, ف dokuz, ك dokuz, ب dokuz, ت on iki ت ’nin derecesi üç olduğu için on iki defa zikredilmiştir.ل, ر ’ın kardeşidir; fakat ebced hesabıyla ر iki yüz, ل otuzdur. Altı derece yukarı çıktığı için altı derece aşağı düşmüştür. Hem ر telâffuzca tekerrür ettiğinden sakil olup yalnız altı defa zikredilmiştir. خ, ح, ث, ض sıkletleri ve bazı cihât-ı münasebat için birer defa zikredilmiştir. ح, و ’dan veء ’den daha hafif ve ى’den ve ا’ten daha sakil olduğu için on yedi defa, sakil ء’den dört derece yukarı, hafif ا’ten dört derece aşağı zikredilmiştir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Sonra Allah, bu kederin ardından size bir emniyet, bir uyku verdi de, içinizden bir topluluğu o uyku sarıverdi.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:154.
HAŞİYE-1 : Tenvin dahi nun’dur.
HAŞİYE-2 : Hemze, melfuze ve gayr-ı melfuze yirmi beştir ve hemze’nin sakin kardeşi elif’ten üç derece yukarıdır. Zira hareke üçtür.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aksâm-ı huruf : harflerin kısımları cihât-ı münasebet
ebced hesabı : eski Sami alfabe-sindeki sıralanışa göre Arapça harflere sayı değeri vererek larih düşürme
fesahat-ı lâfziye : sözün doğruluk, cikgün ük. açıklık ve akıcılık yönlerinden kusursuz olması
gayr-ı melfuze : okunmayan
hareke : Arapça harflerin nasıl okunacağını gösteren işaretler
hasıl olmak : meydana gelmek
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
huruf-u hecâiya : alfabedeki harflerin hepsi
ilâ âhir : sonuna kadar
ittihad etmek : birleşmek
kalbolmak : dönüşmek
lem'a-l i'câz : mu'cizelik parıltısı
mahreç : harfleri doğru ve yerinden çıkarma
melfuze : okunan
mevcut : var olma
muhtelif : çeşitli
mütenasip : birbirine uygun
mütesanit : birbirini destekleyen
nağme-i fesahat : kusursuz derecede düzgün, açık ve akıcı nağme
revnak : süs, güzellik
sakil : okunuşu ağır
sakin : harekesiz
savt : ses
selâset : sözün akıcı olma hali; ifadedeki ahenk, açıklık, kolaylık ve akıcılık
sıfat : özellik
sıklet : ağırlık
suret : şekil, biçim
tekerrür : tekrarlanma
telâffuz : söyleyiş
tenvin : kelimenin sonunu nun gibi okutmak üzere konulan işaret (iki üstün, iki esre, iki ötre)
vaziyet : durum
zikredilmek : anılmak, belirtilmek
Yükleniyor...