İşte şu hurufun bu zikrinde harikulâde bu vaziyet-i muntazama ile ve o münasebet-i hafiye ile ve o güzel intizam ve o dakik ve ince nazım ve insicam ile iki kere iki dört eder derecede gösterir ki, beşer fikrinin haddi değil ki şunu yapabilsin. Tesadüf ise, muhaldir ki ona karışsın. İşte şu vaziyet-i huruftaki intizam-ı acip ve nizam-ı garip, selâset ve fesahat-i lâfziyeye medar olduğu gibi, daha gizli çok hikmetleri bulunabilir. Madem hurufatında böyle intizam gözetilmiş. Elbette kelimelerinde, cümlelerinde, mânâlarında öyle esrarlı bir intizam, öyle envarlı bir insicam gözetilmiş ki, göz görse “Maşaallah,” akıl anlasa “Bârekâllah” diyecek.
BEŞİNCİ NOKTA: Beyanındaki beraattir; yani, tefevvuk ve metanet ve haşmettir. Nasıl ki nazmında cezalet, lâfzında fesahat, mânâsında belâğat, üslûbunda bedâat var. Beyanında dahi faik bir beraat vardır. Evet, tergib ve terhib, medih ve zem, ispat ve irşad, ifham ve ifhâm gibi bütün aksâm-ı kelâmiyede ve tabakat-ı hitabiyede beyânât-ı Kur’âniye en yüksek mertebededir. Meselâ:
Makam-ı tergib ve teşvikte hadsiz misallerinden, meselâ Sûre-i
هَلْ اَتٰى عَلَى اْلاِنْسَانِ 1 de beyanatı, HAŞİYE âb-ı kevser gibi hoş, selsebil çeşmesi gibi selâsetle akar, Cennet meyveleri gibi tatlı, huri libası gibi güzeldir. Makam-ı terhib ve tehditte pek çok misallerinden, meselâ هَلْ اَتٰيكَ حَدِيثُ الْغاَشِيَةِ 2 sûresinin başında, beyanat-ı Kur’âniye ehl-i dalâletin simahında kaynayan rasas gibi, dimağında yakan ateş gibi, damağında yanan zakkum gibi, yüzünde saldıran Cehennem gibi, midesinde acı, dikenli darî gibi tesir eder.
BEŞİNCİ NOKTA: Beyanındaki beraattir; yani, tefevvuk ve metanet ve haşmettir. Nasıl ki nazmında cezalet, lâfzında fesahat, mânâsında belâğat, üslûbunda bedâat var. Beyanında dahi faik bir beraat vardır. Evet, tergib ve terhib, medih ve zem, ispat ve irşad, ifham ve ifhâm gibi bütün aksâm-ı kelâmiyede ve tabakat-ı hitabiyede beyânât-ı Kur’âniye en yüksek mertebededir. Meselâ:
Makam-ı tergib ve teşvikte hadsiz misallerinden, meselâ Sûre-i
هَلْ اَتٰى عَلَى اْلاِنْسَانِ 1 de beyanatı, HAŞİYE âb-ı kevser gibi hoş, selsebil çeşmesi gibi selâsetle akar, Cennet meyveleri gibi tatlı, huri libası gibi güzeldir. Makam-ı terhib ve tehditte pek çok misallerinden, meselâ هَلْ اَتٰيكَ حَدِيثُ الْغاَشِيَةِ 2 sûresinin başında, beyanat-ı Kur’âniye ehl-i dalâletin simahında kaynayan rasas gibi, dimağında yakan ateş gibi, damağında yanan zakkum gibi, yüzünde saldıran Cehennem gibi, midesinde acı, dikenli darî gibi tesir eder.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “İnsan üzerinden öyle bir devir geçti ki…?” İnsan Sûresi, 76:1.
HAŞİYE : Şu üslûb-u beyan, o sûrenin meâlinin libasını giymiş.
2 : “Dehşeti herşeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?” Gaşiye Sûresi, 88:1.
HAŞİYE : Şu üslûb-u beyan, o sûrenin meâlinin libasını giymiş.
2 : “Dehşeti herşeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?” Gaşiye Sûresi, 88:1.
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz






