Makam-ı ifham ve ilzamda binler misallerinden yalnız şu iki misale bak.

Birinci misal:

وَاِنْ كُنْتُمْ فِى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْناَ عَلٰى عَبْدِناَ فَاْتوُا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ وَادْعُوا شُهَدَاۤءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ 1

Yani, “Eğer bir şüpheniz varsa, size yardım edecek, şehadet edecek bütün büyüklerinizi ve taraftarlarınızı çağırınız, birtek sûresine bir nazire yapınız.” İşârâtü’l-İ’câz’da izah ve ispat edildiği için, burada yalnız icmâline işaret ederiz. Şöyle ki:

Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan diyor:

Ey ins ve cin! Eğer Kur’ân kelâm-ı İlâhî olduğunda şüpheniz varsa, bir beşer kelâmı olduğunu tevehhüm ediyorsanız, haydi, işte meydan, geliniz! Siz dahi ona Muhammedü’l-Emin 2 dediğiniz zat gibi okumak yazmak bilmez, kıraat ve kitabet görmemiş bir ümmîden bu Kur’ân gibi bir kitap getiriniz, yaptırınız.

Bunu yapamazsanız, haydi, ümmî olmasın, en meşhur bir edip, bir âlim olsun.

Bunu da yapamazsanız, haydi, birtek olmasın, bütün büleganız, hutebânız, belki bütün geçmiş beliğlerin güzel eserlerini ve bütün gelecek ediplerin yardımlarını ve ilâhlarınızın himmetlerini beraber alınız, bütün kuvvetinizle çalışınız, şu Kur’ân’a bir nazire yapınız.

Bunu da yapamazsanız, haydi, kabil-i taklit olmayan hakaik-i Kur’âniyeden ve mânevî çok mu’cizâtından kat’-ı nazar, yalnız nazmındaki belâğatine nazire olarak bir eser yapınız.

فَاْتوُا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِهِ مُفْتَرَياَتٍ 3 ilzamıyla der:

Haydi, sizden mânânın doğruluğunu istemiyorum. Müftereyat ve yalanlar ve bâtıl hikâyeler olsun.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bakara Sûresi, 2:23.
2 : bk. Muhammed İbni İshak, Sîratü İbni İshak 2:57; Burhanuddin el-Halebî, Sîratü’l-Halebiyye 2:391.
3 : Hud Sûresi, 11:13
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bâtıl : yalan, gerçek dışı
belâğat : sözün düzgün, kusursuz, halin ve makamın icabına göre yerinde söylenmesi
beliğ : maksadını noksansız ve güzel sözlerle anlatabilen
beşer : insan
bülega : belâğatçiler, edebiyatçılar
edip : edebiyatçı
hakaik-i Kur’âniye : Kur’ân hakikatleri
himmet : yardım
hutebâ : hatipler
ibraz etmek : ortaya koymak, göstermek
icmâl : özet
ilzam : susturma, mağlup etme
ins : insan
izah : açıklama
kabil-i taklit : taklidi mümkün
kat-ı nazar : dikkate almama
kelâm : söz
kelâm-ı İlâhî : Allah kelâmı
kıraat : okuma
kitabet : yazma
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
meşhur : tanınmış
mu’cizât : mu’cizeler
Muhammedü’l-Emin : güvenilir Muhammed
müftereyat : uydurmalar
nazire : benzeri, misli
nazm : diziliş, tertip ve vezin
şehadet : şahitlik
tevehhüm etmek : zannetmek, sanmak
ümmî : tahsil görmemiş, okuma yazma bilmeyen
Yükleniyor...