Evet, Kur’ân’da Kâinat Sâniinin pek ciddî ve hakikî ve ulvî ve hak olarak konuşması ve konuşturması görünüyor; taklidi ima edecek hiçbir emare bulunmuyor. O söyler ve söylettirir. Farz-ı muhal olarak, Müseylime gibi hadsiz derece haddinden çıkıp taklitkârâne o izzet ve ceberut sahibi olan Hâlık-ı Zülcelâlini kendi fikriyle konuşturup ve kâinatı onunla konuştursa, elbette binler taklit emareleri ve binler sahtekârlık alâmetleri bulunacaktır. Çünkü en pest bir halinde en yüksek tavrı takınanların her hâleti taklitçiliğini gösterir.
İşte şu hakikati kasemle ilân eden
ÜÇÜNCÜ ŞUA
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ihbârât-ı gaybiyesi ve her asırda şebâbiyetini muhafaza etmesi ve her tabaka insana muvafık gelmesiyle hasıl olan i’cazdır. Şu Şuaın Üç Cilvesi var.
BİRİNCİ CİLVE: İhbârât-ı gaybiyesidir. Şu Cilvenin Üç Şavkı var.
BİRİNCİ ŞAVK: Maziye ait ihbârât-ı gaybiyesidir. Evet, Kur’ân-ı Hakîm, bil’ittifak, ümmî ve emin bir zâtın lisanıyla, zaman-ı Âdem’den tâ Asr-ı Saadete kadar, enbiyaların mühim hâlâtını ve ehemmiyetli vukuatını öyle bir tarzda zikrediyor ki, Tevrat ve İncil gibi kitapların tasdiki altında gayet kuvvet ve ciddiyetle ihbar ediyor.
İşte şu hakikati kasemle ilân eden
وَالنَّجْمِ اِذَا هَوٰى - مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوٰى - وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰى - اِنْ هُوَ اِلاَّ وَحْىٌ يُوحٰى 1
ya bak, dikkat et.ÜÇÜNCÜ ŞUA
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ihbârât-ı gaybiyesi ve her asırda şebâbiyetini muhafaza etmesi ve her tabaka insana muvafık gelmesiyle hasıl olan i’cazdır. Şu Şuaın Üç Cilvesi var.
BİRİNCİ CİLVE: İhbârât-ı gaybiyesidir. Şu Cilvenin Üç Şavkı var.
BİRİNCİ ŞAVK: Maziye ait ihbârât-ı gaybiyesidir. Evet, Kur’ân-ı Hakîm, bil’ittifak, ümmî ve emin bir zâtın lisanıyla, zaman-ı Âdem’den tâ Asr-ı Saadete kadar, enbiyaların mühim hâlâtını ve ehemmiyetli vukuatını öyle bir tarzda zikrediyor ki, Tevrat ve İncil gibi kitapların tasdiki altında gayet kuvvet ve ciddiyetle ihbar ediyor.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Kayan yıldıza yemin olsun ki, arkadaşınız (Peygamberiniz) ne şaştı, ne de bâtıla inandı. O kendi keyfine göre de konuşmaz. O ancak kendisine vahyolunanı söyler.” Necm Sûresi, 53:1-4.
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz






