BİRİNCİ MEZİYET-İ CEZÂLET: Kur’ân-ı Hakîm, i’cazkâr beyanatıyla Sâni-i Zülcelâlin ef’al ve eserlerini nazara karşı serer, bast eder. Sonra, o âsar ve ef’âlinde esmâ-i İlâhiyeyi istihraç eder; veya haşir ve tevhid gibi bir makàsıd-ı asliye-i Kur’âniyeyi ispat ediyor.

Birinci mânânın misallerinden, meselâ

هُوَ الَّذِى خَلَقَ لَكُمْ مَا فِى اْلاَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ اسْتَوٰۤى اِلَى السَّمَاۤءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ 1

İkinci şıkkın misallerinden, meselâ

اَلَمْ نَجْعَلِ اْلاَرْضَ مِهَاداً - وَالْجِباَلَ اَوْتاَداً - وَخَلَقْنَاكُمْ اَزْوَاجاً ilâ âhir
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا2 e kadar...

Birinci âyette âsârı bast edip, bir neticenin, bir mühim maksudun mukaddemâtı gibi, ilim ve kudrete gayat ve nizâmâtıyla şehadet eden en azîm eserleri serd eder, Alîm ismini istihraç eder. İkinci âyette, Birinci Şulenin Birinci Şuaının Üçüncü Noktasında bir derece izah olunduğu gibi, Cenâb-ı Hakkın büyük ef’âlini, azîm âsârını zikrederek, neticesinde, yevm-i fasl olan haşri, netice olarak zikrediyor.

İKİNCİ NÜKTE-İ BELÂĞAT: Kur’ân, beşerin nazarına san’at-ı İlâhiyenin mensucatını açar, gösterir. Sonra, fezlekede o mensucatı esmâ içinde tayyeder; veyahut akla havale eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Odur ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra iradesini semâya yöneltti ve gökleri yedi tabaka olarak tanzim etti. O herşeyi hakkıyla bilendir.” Bakara Sûresi, 2:29.
2 : “Yeryüzünü bir döşek, dağları birer kazık yapmadık mı? Sizi de çift çift yarattık. Şüphesiz, hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir.” Nebe’ Sûresi, 78:6-17.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Alîm : her şeyi hakkıyla bilen, ilmi herşeyi kuşatan, sonsuz ilim sahibi Allah
âsar : eserler
azîm : büyük
bast etmek : yaymak
beşer : insan
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
ef’al : fiiller, işler
esmâ : isimler
esmâ-i İlâhiye : Allah’ın isimleri
fezleke : netice, özet
gayat : gayeler
haşir : öldükten sonra yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma
ilâ âhir : sonuna kadar
istihraç etmek : meydana çıkarmak
izah : açıklama
kudret : Allah’ın sonsuz güç ve iktidarı
makàsıd-ı asliye-i Kur’âniye : Kur’ân’ın asıl maksatları, gayeleri
maksud : maksatlar
mensucat : dokumalar
mukaddemât : önsözler, başlangıçlar
mühim : önemli
nazar : bakış, dikkat
netice : sonuç
nizâmât : nizamlar, düzenler
nükte-i belâğat : belâğat inceliği
san’at-ı İlâhiye : Allah’ın san’atı
serd etmek : sözü peş peşe ve güzel bir edâ ile söylemek
şehadet : şahitlik
tayyetme : sarıp dürme, yerleştirme
tevhid : birleme, Allah’ın birliğine inanma
yevm-i fasl : iyi insanların kötülerden kısım kısım ayrıldığı ve dâvâların halledildiği kıyâmet günü
Yükleniyor...