İkincinin misallerinden:

اِنَّ فِى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِى تَجْرِى فِى الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ وَمَاۤ اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَاۤءِ مِنْ مَاۤءٍ فَاَحْياَ بِهِ اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِنْ كُلِّ دَابَّةٍ وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخَّرِ بَيْنَ السَّمَاۤءِ وَاْلاَرْضِ َلاٰياَتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ 1

İşte bu âyet Cenâb-ı Hakkın kemâl-i kudretini ve azamet-i rububiyetini gösteren ve vahdâniyetine şehadet eden, semâvât ve arzın hilkatindeki tecellî-i saltanat-ı ulûhiyet; ve gece gündüzün ihtilâfındaki tecellî-i rububiyet; ve hayat-ı içtimaiye-i insana en büyük bir vasıta olan gemiyi denizde teshir ile tecellî-i rahmet; ve semâdan âb-ı hayatı ölmüş zemine gönderip zemini yüz bin taifeleriyle ihyâ edip bir mahşer-i acaip suretine getirmekteki tecellî-i azamet-i kudret; ve zeminde hadsiz, muhtelif hayvânâtı basit bir topraktan halk etmekteki tecellî-i rahmet ve kudret; ve rüzgârları, nebâtat ve hayvânâtın teneffüs ve telkihlerine hizmet gibi vezaif-i azîme ile tavzif edip tedbir ve teneffüse salih vaziyete getirmek için tahrik ve idaresindeki tecellî-i rahmet ve hikmet; ve zemin ve âsüman ortasında, vasıta-i rahmet olan bulutları bir mahşer-i acaip gibi muallâkta toplayıp dağıtmak, bir ordu gibi istirahat ettirip vazife başına davet etmek gibi teshirindeki tecellî-i rububiyet gibi mensucat-ı san’atı tâdât ettikten sonra;

Aklı, onların hakaikına ve tafsiline sevk edip tefekkür ettirmek için َلاٰياَتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ der, onunla ukulü ikaz için akla havale eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde, insanlara faydalı şeylerle denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, her türlü canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgârları sevk etmesinde ve gökle yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için nice deliller vardır.” Bakara Sûresi, 2:164.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âb-ı hayat : hayat suyu
arz : yer, dünya
âsüman : gökyüzü
azamet-i rububiyet : Allah’ın rububiyetinin terbiye ve idare ediciliğinin büyüklüğü
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
hayat-ı içtimaiye-i insan : insanların sosyal hayatı
hikmet : herşeyin bir gayeye yönelik olarak, anlamlı ve tam yerli yerinde olması
kemâl-i kudret : kudretin mükemmelliği
kudret : İlâhî güç, iktidar
mahşer-i acaip : hayret verici şeylerin toplandığı yer
mensucat-ı san’at : san’at dokumaları
muallâkta : boşlukta, havada
muhtelif : çeşitli, ayrı ayrı
nebâtat : bitkiler
salih : elverişli, uygun
semâ : gök
semâvat : gökler
suret : şekil, biçim
şehadet : şahitlik
tâdât etmek : saymak
tafsil : ayrıntı
tahrik : harekete geçirme
taife : topluluk
tavzif etmek : vazifelendirmek
tecellî-i azamet-i kudret : Allah’ın kudretinin büyüklüğünün tecellîsi, yansıması
tecellî-i rahmet : rahmet yansıması
tecellî-i rububiyet : Allah’ın rububiyetinin terbiye ve idare ediciliğinin görünümü
tecellî-i saltanat-ı ulûhiyet : Allah’ın ilâhlık saltanatının yansıması
tedbir : idare etme, çekip çevirme
tefekkür : Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde düşünme
telkih : aşılama
teneffüs : soluk alma
teshir : emir altında tutma
ukul : akıllar
vahdâniyet : Allah’ın bir ve tek oluşu, ortağının bulunmayışı
vasıta-i rahmet : rahmet vasıtası
vezaif-i azîme : büyük vazifeler
zemin : yeryüzü
Yükleniyor...