İşte şu âyetler, Cenâb-ı Hakkın koyun, keçi, inek, manda, deve gibi mahlûklarını insanlara hâlis, sâfi, leziz bir süt çeşmesi; üzüm ve hurma gibi masnuları da insanlara lâtif, leziz, tatlı birer nimet tablaları ve kazanları; ve arı gibi küçük mu’cizât-ı kudretini şifalı ve tatlı, güzel bir şerbetçi yaptığını âyet şöylece gösterdikten sonra, tefekküre, ibrete başka şeyleri de kıyas etmeye teşvik için 1 اِنَّ فِى ذٰلِكَ َلاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ der, hâtime verir.

ALTINCI NÜKTE-İ BELÂĞAT: Kâh oluyor ki, âyet, geniş bir kesrete ahkâm-ı rububiyeti serer, sonra birlik ciheti hükmünde bir rabıta-i vahdetle birleştirir, veyahut bir kaide-i külliye içinde yerleştirir. Meselâ, 2 وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضَ وَلاَ يَؤُدُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِىُّ الْعَظِيمُ
İşte, Âyetü’l-Kürsîde on cümle ile on tabaka-i tevhidi ayrı ayrı renklerde ispat etmekle beraber
3 مَنْ ذاَ الَّذِى يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلاَّ بِاِذْنِهِ cümlesiyle, gayet keskin bir şiddetle şirki ve gayrın müdahalesini keser, atar. Hem şu âyet İsm-i Âzamın mazharı olduğundan, hakaik-ı İlâhiyeye ait mânâları âzamî derecededir ki, âzamiyet derecesinde bir tasarruf-u rububiyeti gösteriyor. Hem umum semâvât ve arza birden müteveccih tedbir-i ulûhiyeti en âzamî bir derecede, umuma şamil bir hafîziyeti zikrettikten sonra, bir rabıta-i vahdet ve birlik ciheti, o âzamî tecelliyatlarının menbalarını وَهُوَ الْعَلِىُّ الْعَظِيمُ ile hülâsa eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Düşünen bir topluluk için şüphesiz bunda bir delil vardır.” Nahl Sûresi, 16:69.
2 : “Onun hâkimiyet ve saltanatı gökleri ve yeri kuşatmıştır. Gökleri ve yeri tasarrufu altında tutmak Onun kudretine ağır gelmez. Herşeyden yüce ve herşeyden büyük olan da ancak Odur.” Bakara Sûresi, 2:255.
3 : “Onun katında, Onun izni olmaksızın kim şefaat edebilir?” Bakara Sûresi, 2:255.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahkâm-ı rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan mâlikiyeti ve rububiyetinin hükümleri
arz : yer, dünya
Âyetü’l-Kürsî : Allah’ın varlığından ve bir kısım mühim sıfatlarından bahseden Bakara Sûresinin 255. âyeti
âzamî : en büyük
âzamiyet : büyüklük
cihet : yön, taraf
gayr : başkası
hafiziyet : koruyuculuk
hakaik-ı İlâhiye : Allah’ın zât ve sıfatlarına ait gerçekler
hâtime : son
hülâsa etmek : özetlemek
ibret : düşündürücü ders
İsm-i Âzam : Cenab-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı
kâh : bazen
kaide-i külliye : genel kural
kesret : çokluk
mazhar : yansıma ve görünme yeri
menba : kaynak
müdahale : karışma
müteveccih : yönelmiş
nükte-i belâğat : belâğat inceliği
rabıta-i vahdet : birlik bağı
semâvat : gökler
şamil : içine alan, kapsayıcı
tabaka-i tevhid : tevhid derecesi
tasarruf-u rububiyet : rububiyetin tasarruf ve idaresi
tecelliyat : tecellîler, yansımalar
tedbir-i ulûhiyet : Cenâb-ı Allah’ın ilâhlığıyla bütün varlık âlemini tedbiri, idaresi
tefekkür : düşünme
umum : bütün, genel
zikretmek : anmak, belirtmek
Yükleniyor...