Birinci mânânın misallerinden, meselâ

وَعَلَّمَ اٰدَمَ اْلاَسْمَاۤءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلٰۤئِكَةِ فَقَالَ اَنْبِؤُنِى بِاَسْمَاۤءِ هٰۤؤُلاَءِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ - قَالوُا سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 1

İşte, şu âyet, evvelâ “Hazret-i Âdem’in hilâfet meselesinde melâikelere rüçhaniyetine medar, ilmi olduğu” olan bir hadise-i cüz’iyeyi zikreder. Sonra, o hadisede, melâikelerin Hazret-i Âdem’e karşı ilim noktasında hadise-i mağlûbiyetlerini zikreder. Sonra bu iki hadiseyi, iki ism-i küllî ile icmal ediyor-yani اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ Yani, “Alîm ve Hakîm Sen olduğun için Âdem’i talim ettin, bize galip oldu. Hakîm olduğun için bize istidadımıza göre veriyorsun, onun istidadına göre rüçhaniyet veriyorsun.”

İkinci mânânın misallerinden, meselâ,

وَاِنَّ لَكُمْ فِى اْلاَنْعَامِ لَعِبْرَةً نُسْقِيكُمْ مِمَّا فِى بُطُونِهِ مِنْ بَيْنِ فَرْثٍ وَدَمٍ لَبَنًا
خَالِصًا سَاۤئِغًا لِلشَّارِبِينَ
2 ilâ âhir.

فِيهِ شِفَاءٌ لِلنَّاسِ اِنَّ فِى ذٰلِكَ َلاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ 3

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Âdem’e bütün isimleri öğrettikten sonra eşyayı meleklere gösterdi. ‘Eğer iddianızda doğru iseniz, bunların isimlerini Bana söyleyin’ buyurdu. Melekler ‘Seni her türlü noksandan tenzih ederiz,’ dediler. ‘Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Alîm ve Hakîm olan Sensin.’” Bakara Sûresi, 2:31-32.
2 : “Ehlî hayvanlarda da sizin için birer ibret vardır. Onların karınlarında, kan ile fışkı arasından çıkan ve içenlerin boğazından kolayca geçen hâlis bir sütle sizi besleriz.” Nahl Sûresi, 16:66.
3 : “Onda insanlar için şifa bulunur. Düşünen bir topluluk için şüphesiz bunda bir delil vardır.” Nahl Sûresi, 16:69.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Alîm : her şeyi hakkıyla bilen, sonsuz ilim sahibi Allah
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
evvelâ : ilk olarak
hadise-i cüz’iye : küçük hadise
hadise-i mağlûbiyet : mağlup olma hadisesi
Hakîm : herşeyi hikmetle yaratan Allah
hâlis : katıksız, temiz
hilâfet : halifelik, yeryüzünde Allah’ın izni dairesinde ve Onun adına icraatta bulunma şeklinde, insana verilen görev
icmal etmek : özetlemek
ilâ âhir : sonuna kadar
ism-i küllî : büyük ve kapsamlı isim
istidad : kabiliyet
lâtif : güzel, hoş
leziz : lezzetli, tatlı
mahlûk : yaratık
masnu : san’at eseri
medar : vesile, sebep
melâike : melekler
mu’cizât-ı kudret : kudret mu’cizeleri
rüçhaniyet : üstünlük
sâfi : pak, duru, temiz
tâlim etmek : öğretmek
zikretmek : anmak, belirtmek
Yükleniyor...