Hem Cenâb-ı Hak insana karşı ettiği ihsânât-ı azîmeyi
1 اَلَّذِى جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ اْلاَخْضَرِ نَارًا kelimesiyle işaret edip der: Size böyle nimet eden bir Zât sizi başıboş bırakmaz ki, kabre girip kalkmamak üzere yatasınız.

Hem remzen der: Ölmüş ağaçların dirilip yeşillenmesini görüyorsunuz. Odun gibi kemiklerin hayat bulmasını kıyas edemeyip istib’âd ediyorsunuz.

Hem semâvât ve arzı halk eden, semâvât ve arzın meyvesi olan insanın hayat ve memâtından âciz kalır mı? Koca ağacı idare eden, o ağacın meyvesine ehemmiyet vermeyip başkasına mal eder mi? Bütün ağacın neticesini terk etmekle, bütün eczasıyla hikmetle yoğrulmuş hilkat şeceresini abes ve beyhude yapar mı zannedersiniz?

Der: Haşirde sizi ihyâ edecek Zât öyle bir zattır ki, bütün kâinat Ona emirber nefer hükmündedir; emr-i 2 كُنْ فَيَكُونُ ’a karşı kemâl-i inkıyadla serfuru eder. Bir baharı halketmek, bir çiçek kadar Ona ehven gelir. Bütün hayvânâtı icad etmek, bir sinek icadı kadar kudretine kolay gelir bir Zâttır. Öyle bir Zâta karşı 3 مَنْ يُحْيِى الْعِظَامَ deyip kudretine karşı tâcizle meydan okunmaz.

Sonra, 4 فَسُبْحَانَ الَّذِى بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ tabiriyle, herşeyin dizgini elinde, herşeyin anahtarı yanında, gece ve gündüzü, kış ve yazı bir kitap sahifeleri gibi kolayca çevirir, dünya ve âhireti iki menzil gibi bunu kapar, onu açar bir Kadîr-i Zülcelâldir.

Madem böyledir. Bütün delâilin neticesi olarak 5 وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ yani, kabirden sizi ihyâ edip, haşre getirip huzur-u kibriyâsında hesabınızı görecektir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Odur ki, yem yeşil ağaçtan size ateş çıkarır.” Yâsin Sûresi, 36:80.
2 : “(Cenâb-ı Hak) Birşeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece ‘Ol’ demektir; o da oluverir.” Yâsin Sûresi, 36:82.
3 : “Çürümüş kemikleri kim diriltir?” Yâsin Sûresi, 36:78.
4 : “Herşeyin hüküm ve tasarrufu elinde olan Zât, her türlü kusur ve noksandan münezzehtir.” Yâsin Sûresi, 36:83.
5 : “Siz de Ona döndürüleceksiniz.” Yâsin Sûresi, 36:83.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abes : anlamsız, faydasız
âciz : güçsüz
arz : yer
beyhude : boşuna
delâil : deliller, işaretler
ecza : parçalar
ehven : kolay
emirber nefer : emre hazır asker
halketmek : yaratmak
haşir : öldükten sonra âhirette yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma
hayvânât : hayvanlar
hikmet : herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
hilkat şeceresi : yaratılış ağacı
huzur-u kibriyâ : sonsuz büyüklük sahibi olan Allah’ın huzuru
icad : var etme, yaratma
ihsânât-ı azîme : çok büyük iyilikler, ikramlar, bağışlar
ihyâ : hayat verme, diriltme
istib’ad : akıldan uzak görme
Kadîr-i Zülcelâl : sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve her şeye gücü yeten Allah
kemâl-i inkıyad : tam itaat, mükemmel ve kusursuz boyun eğme
kıyas : karşılaştırma
kudret : güç, iktidar
memât : ölümler
menzil : ev, mekân
remzen : işareten
semâvat : gökler
serfuru etmek : boyun eğmek
tabir : ifade
tâciz : âcizlikle ithem etme, “yapamazsın” deme
Yükleniyor...