İnce remizli bir mesele: Nasıl ki su, kendi zararına olarak incimad eder. Buz, buzun zararına temeyyu eder. Lüb, kışrın zararına kuvvetleşir. Lâfız, mânâ zararına kalınlaşır. Ruh, ceset hesabına zayıflaşır. Ceset, ruh hesabına inceleşir.

Öyle de, âlem-i kesif olan dünya, âlem-i lâtif olan âhiret hesabına, hayat makinesinin işlemesiyle şeffaflaşır, lâtifleşir. Kudret-i fâtıra, gayet hayret verici bir faaliyetle, kesif, câmid, sönmüş, ölmüş eczalarda nur-u hayatı serpmesi bir remz-i kudrettir ki, âlem-i lâtif hesabına şu âlem-i kesifi nur-u hayatla eritiyor, yandırıyor, ışıklandırıyor, hakikatini kuvvetleştiriyor.

Evet, hakikat ne kadar zayıfsa da, ölmez, suret gibi mahvolmaz. Belki teşahhuslarda, suretlerde seyrüsefer eder. Hakikat büyür, inkişaf eder, gittikçe genişlenir. Kışır ve suret ise eskileşir, inceleşir, parçalanır; sabit ve büyümüş hakikatin kàmetine yakışmak için, daha güzel olarak tazeleşir. Ziyade ve noksan noktasında, hakikat ile suret mâkûsen mütenasiptirler. Yani suret kalınlaştıkça hakikat inceleşir. Suret inceleştikce, hakikat o nisbette kuvvet bulur.

İşte, şu kanun, kanun-u tekâmüle dahil olan bütün eşyaya şamildir. Demek, herhalde bir zaman gelecek ki, kâinat hakikat-i uzmâsının kışır ve sureti olan âlem-i şehadet, Fâtır-ı Zülcelâlin izniyle parçalanacak, sonra daha güzel bir surette tazelenecektir.

1 يَوْمَ تُبَدَّلُ اْلاَرْضُ غَيْرَ اْلاَرْضِ sırtahakkuk edecektir. Elhasıl, dünyanın mevti mümkün, hem hiç şüphe getirmez ki mümkündür.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “O gün yeryüzü başka bir şekle girer.” İbrahim Sûresi, 14:48.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Sekizinci Söz / Sonraki Risale: Otuzuncu Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat
âlem-i kesif : katı ve yoğun olan madde âlemi
âlem-i lâtif : nurlu ve şeffaf olan âhiret
âlem-i şehadet : görünen âlem, dünya
câmid : cansız, sert, katı
ecza : parçalar, bölümler
elhasıl : özetle, sonuç olarak
emr-i İlâhî : Allah’ın emri
Fâtır-ı Zülcelâl : sonsuz haşmet sahibi olan ve herşeyi harika, üstün sanatıyla yaratan Allah
feza : uzay, gökyüzü
hakikat : gerçek mahiyet, iç yüz, esas
hakikat-i uzmâ : en büyük hakikat
incimad : donma
inkişaf etme : açılma, gelişme
Kadîr-i Ezelî : varlığının başlangıcı olmayıp sonsuz olan ve herşeye gücü yeten Allah
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kàmet : boy, endam
kanun-u tekâmül : gelişme ve mükemmelleşme kanunu
kesif : katı, yoğun, saydam olmayan
kışır : kabuk
kudret-i fâtıra : yaratıcı kudret
lâfız : söz, kelime
lâtif : ince, cismanî olmayan
lüb : öz, iç
mahvolma : yok olma
mâkûsen mütenasip : ters orantılı
mânâ : anlam
mevt : ölüm
müthiş : dehşet veren, korkutan
nisbet : oran, ölçü
noksan : eksik
nur-u hayat : hayat ışığı
remiz : işaret
remz-i kudret : kudret işareti
savt : ses
sekerât : ölüm anı
seyrüsefer etme : gidip gelme, dolaşma
sır : gizli gerçek
suret : şekil, görünüş
şamil : içine alan, kapsamlı
şeffaf : saydam
tahakkuk : gerçekleşme
temeyyu : erime
teşahhus : şahıslanma, maddi yapıya sahip olma
tezahür : görünme, meydana çıkma
ziyade : fazla
Yükleniyor...