İşte, nasıl eğer bir adam hem hoca, hem zâbit, hem adliye kâtibi, hem mülkiye müfettişi olsa, onun herbir dairede birer nisbeti, birer vazifesi, birer hizmeti, birer maaşı, birer mes’uliyeti, birer terakkiyâtı; ve muvaffakiyetsizliğine sebep birer düşman ve rakipleri oluyor. Ve padişaha karşı çok ünvanlarla görünüyor ve görür. Ve çok lisanlarla ondan medet ister ve âmirinin çok ünvanlarına müracaat eder. Ve düşmanların şerrinden kurtulmak için, muavenetini çok suretlerle talep eder.

Öyle de, çok esmâya mazhar ve çok vazifelerle mükellef ve çok düşmanlara müptelâ olan insan, münâcâtında, istiâzesinde çok isimleri zikreder. Nasıl ki, nev-i insanın medâr-ı fahri ve elhak en hakikî insan-ı kâmil olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm, Cevşenü’l-Kebîr namındaki münâcâtında bin bir ismiyle dua ediyor, ateşten istiâze ediyor. İşte, şu sırdandır ki, Sûre-i
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ - مَلِكِ النَّاسِ - اِلٰهِ النَّاسِ - مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ 1

de üç ünvan ile istiâzeyi emrediyor ve Bismillâhirrahmânirrahîm’de üç ismiyle istiâneyi gösteriyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “De ki: Sığınırım insanların Rabbine, insanların Mâlikine, insanların İlâhına. Sinsice vesvese verenlerin şerrinden...” Nâs Sûresi, 114:1-4.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Beşinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

efkâr : fikirler, düşünceler
ehl-i fikir ve nazar : fikir ve dikkat sahipleri
elhak : gerçekten
esmâ : isimler
esrar : sırlar, gizli gerçekler
evliya : veliler, Allah dostları
hak : doğru, gerçek
hakikat : gerçek, doğru
hakikî : gerçek, doğru
hilâf-ı vaki : gerçeğe aykırı
insan-ı kâmil : mükemmel insan
istiâne : yardım isteme
istiâze : Allah’a sığınma
ittifak : birleşme, birlik
kat’î : kesin
lisan : dil
mazhar : görünme ve yansıma yeri
medâr-ı fahr : övünç vesilesi
medet : yardım
mes’uliyet : sorumluluk
meşhudat : kalb gözüyle görülen şeyler
muavenet : yardım
muvaffakiyet : başarı
mükellef : yükümlü
münâcât : Allah’a yalvarış, dua
müptelâ : bağımlı, tutulmuş
müracaat : başvurma
mütenakız : birbirine zıt, çelişen
nam : ad
nev-i insan : insanlık
nisbet : bağ
suret : şekil, biçim
şer : kötülük
şuhud : gözle görme
talep : isteme
tazammun eden : içine alan
tehalüf : birbirine zıt olma
telâkki : kabul etme
terakkiyât : ilerlemeler, yükselmeler
zikretmek : anmak
Yükleniyor...