İşte, Sûre-i Yâsinin hurufatı hesap edilse, Kur’ân-ı Hakîmin mecmu-u hurufatına nisbet edilse ve on defa muzaaf olması nazara alınsa, şöyle bir netice çıkar ki: Yâsin-i Şerifin herbir harfi, takriben beş yüze yakın sevabı vardır, yani o kadar hasene sayılabilir. İşte, buna kıyasen başkalarını dahi tatbik etsen, ne kadar lâtif ve güzel ve doğru ve mücazefesiz bir hakikat olduğunu anlarsın.

ONUNCU ASIL: Ekser taife-i mahlûkatta olduğu gibi, ef’al ve a’mâl-i beşeriyede bazı harika fertler bulunur. O fertler, eğer iyilikte ileri gitmişse, o nevilerin medar-ı fahrleridir, yoksa medar-ı şeâmetleridir. Hem gizleniyorlar; adeta birer şahs-ı mânevî, birer gaye-i hayal hükmüne geçerler. Sair fertlerin herbirisi, o olmaya çalışır ve o olmak ihtimali var. Demek, o mükemmel harika fert mutlak, müphem bulunup, her yerde bulunması mümkün... Şu ipham itibarıyla, mantıkça kaziye-i mümkine suretinde, külliyetine hükmedilebilir. Yani, herbir amel şöyle bir netice verebilmesi mümkündür. Meselâ, “Kim iki rekât namazı filân vakitte kılsa, bir hac kadardır.” 1 İşte, iki rekât namaz bazı vakitte bir hacca mukabil geldiği hakikattir. Herbir iki rekât namazda, bu mânâ külliyetle mümkündür.

Demek, şu nevideki rivâyetler, vukuu bilfiil daimî ve küllî değil. Zira kabulün madem şartları vardır; külliyet ve daimîlikten çıkar. Belki, ya bilfiil muvakkattir, mutlaktır; veyahut mümkinedir, külliyedir. Demek şu nevi ehâdisteki külliyet ise, imkân itibarıyladır.

Meselâ, “Gıybet, katl gibidir.” Demek gıybette öyle bir fert bulunur ki, katl gibi bir zehr-i kàtilden daha muzırdır. Meselâ, “Bir güzel söz, bir abdi âzâd etmek gibi bir sadaka-i azîmenin yerine geçer.” 2 Şimdi, tergib veya teşvik için, o müphem ferd-i mükemmel, mutlak bir surette her yerde bulunmasının imkânını vaki bir surette göstermekle, hayra şevki ve şerden nefreti tahrik etmektir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, 7740; Müsnedü’l-Firdevs, 3:116, 117.
2 : bk. Et-Terğîb ve’t-Terhîb, 3:421, 434; Kenzü’l-Ummâl, 6:422.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Beşinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : köle
âlem : dünya
âlem-i ebedî : sonsuz âhiret âlemi
âzâd : hürriyetine kavuşturma
bilfiil : fiilen, uygulamada olan
daimî : devamlı
ekser : pekçok
ferd-i mükemmel : mükemmel fert, birey
gaye-i hayal : hayal edilen gaye
hakikat : gerçek, doğru
hasene : sevap, iyilik
hayr : iyilik
imkân : mümkün olma, olabilirlik
ipham : gizli, belirsiz bırakma
kàtl : öldürme
kaziye-i mümkine : mümkün olan hüküm; olabilirlik içeren önerme
Kur’ân-ı Hakîm : sayısız hikmetleri içinde bulunduran Kur’ân
küllî/külliye : genel, kapsamlı
lâtif : hoş, güzel
mecmu-u hurufat : harflerin toplamı
medar-ı fahr : övünç vesilesi
medar-ı şeâmet : kötülük, uğursuzluk vesilesi
mikyas : ölçek
mukabil : karşılık
mutlak : kayıtsız, sınırsız
muvakkat : geçici
muzaaf : kat kat
muzır : zararlı
mücazefe : abartma, mübalağa
mümkine : varlığı ile yokluğu imkan dahilinde olan
müphem : gizli, belirsiz
nazar : dikkat
netice : sonuç
nevi : tür, çeşit
nisbet : kıyas, ölçü
rivâyet : Peygamberimizden duyulan şeylerin nakledilmesi
sadaka-i azîme : büyük sadaka
sair : diğer
suret : biçim, şekil
şahs-ı mânevî : mânevî şahıs; tüzel kişilik, kollektif kişilik
şer : kötülük
tahrik : harekete geçirme
taife-i mahlûkat : yaratıklar taifesi
takriben : yaklaşık olarak
tatbik : uygulama
tergib : isteklendirme
teşvik : şevklendirme
vaki : olmuş, mevcut
vuku : gerçekleşme, meydana gelme
zehr-i kâtil : öldürücü zehir
Yükleniyor...