BEŞİNCİ MEYVE: Ey nefis! Mükerreren söylediğimiz gibi, insan, şecere-i hilkatin meyvesi olduğundan, meyve gibi en uzak ve en câmi’ ve umuma bakar ve umumun cihetü’l-vahdetini içinde saklar bir kalb çekirdeğini taşıyan ve yüzü kesrete, fenâya, dünyaya bakan bir mahlûktur. Ubûdiyet ise, onun yüzünü fenâdan bekàya, halktan Hakka, kesretten vahdete, müntehâdan mebdee çeviren bir hayt-ı vuslat, yahut mebde’ ve müntehâ ortasında bir nokta-i ittisaldir.
Nasıl ki, tohum olacak kıymettar bir meyve-i zîşuur, ağacın altındaki zîruhlara baksa, güzelliğine güvense, kendini onların ellerine atsa veya gaflet edip düşse, onların ellerine düşecek, parçalanacak, âdi birtek meyve gibi zayi olacak. Eğer o meyve, nokta-i istinadını bulsa, içindeki çekirdek bütün ağacın cihetü’l-vahdetini tutmakla beraber, ağacın bekàsına ve hakikatinin devamına vasıta olacağını düşünebilse, o vakit o tek meyve içinde birtek çekirdek, bir hakikat-i külliye-i daimeye, bir ömr-ü bâki içinde mazhar oluyor.
Öyle de, insan, eğer kesrete dalıp, kâinat içinde boğulup, dünyanın muhabbetiyle sersem olarak fânilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbette nihayetsiz bir hasârete düşer. Hem fenâ, hem fâni, hem ademe düşer. Hem mânen kendini idam eder. Eğer lisan-ı Kur’ân’dan kalb kulağıyla iman derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubûdiyetin miracıyla arş-ı kemâlâta çıkabilir, bâki bir insan olur.
Ey nefsim! Madem hakikat böyledir. Ve madem millet-i İbrahimiyedensin (a.s.). İbrahimvâri لاَ اُحِبُّ اْلاٰفِلِينَ 1 de. Ve Mahbûb-u Bâkîye yüzünü çevir. Ve benim gibi şöyle ağla: HAŞİYE
Nasıl ki, tohum olacak kıymettar bir meyve-i zîşuur, ağacın altındaki zîruhlara baksa, güzelliğine güvense, kendini onların ellerine atsa veya gaflet edip düşse, onların ellerine düşecek, parçalanacak, âdi birtek meyve gibi zayi olacak. Eğer o meyve, nokta-i istinadını bulsa, içindeki çekirdek bütün ağacın cihetü’l-vahdetini tutmakla beraber, ağacın bekàsına ve hakikatinin devamına vasıta olacağını düşünebilse, o vakit o tek meyve içinde birtek çekirdek, bir hakikat-i külliye-i daimeye, bir ömr-ü bâki içinde mazhar oluyor.
Öyle de, insan, eğer kesrete dalıp, kâinat içinde boğulup, dünyanın muhabbetiyle sersem olarak fânilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbette nihayetsiz bir hasârete düşer. Hem fenâ, hem fâni, hem ademe düşer. Hem mânen kendini idam eder. Eğer lisan-ı Kur’ân’dan kalb kulağıyla iman derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubûdiyetin miracıyla arş-ı kemâlâta çıkabilir, bâki bir insan olur.
Ey nefsim! Madem hakikat böyledir. Ve madem millet-i İbrahimiyedensin (a.s.). İbrahimvâri لاَ اُحِبُّ اْلاٰفِلِينَ 1 de. Ve Mahbûb-u Bâkîye yüzünü çevir. Ve benim gibi şöyle ağla: HAŞİYE
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Ben batıp gidenleri sevmem.” En’âm Sûresi, 6:76.
HAŞİYE : Buradaki Farisî beyitler, On Yedinci Sözün İkinci Makamında yazılmakla burada yazılmamıştır.
HAŞİYE : Buradaki Farisî beyitler, On Yedinci Sözün İkinci Makamında yazılmakla burada yazılmamıştır.
Önceki Risale: Yirmi Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Beşinci Söz
Bölümler
- İkinci Dal
- Birinci Dal
- Üçüncü Dal, Birinci Asıl
- Üçüncü Dal, İkinci Asıl
- Üçüncü Dal, Üçüncü Asıl
- Üçüncü Dal, Dördüncü Asıl
- Üçüncü Dal, Beşinci Asıl
- Üçüncü Dal, Altıncı Asıl
- Üçüncü Dal, Yedinci Asıl
- Üçüncü Dal, Sekizinci Asıl
- Üçüncü Dal, Dokuzuncu Asıl
- Üçüncü Dal, Onuncu Asıl
- Üçüncü Dal, On Birinci Asıl
- Üçüncü Dal, On İkinci Asıl
- Dördüncü Dal
- Beşinci Dal, Birinci Meyve
- Beşinci Dal, İkinci Meyve
- Beşinci Dal, Üçüncü Meyve
- Beşinci Dal, Dördüncü Meyve
- Beşinci Dal, Beşinci Meyve