Hem de bak, bu kubbede o azîm elektrik lâmbası,HAŞİYE-1 onlara ışık verdiği gibi, bütün taamlarını öyle güzel pişiriyor! Yalnız, pişirilecek taamlar, bir dest-i gaybî tarafından birer ipe takılıpHAŞİYE-2 ona karşı tutuluyor.

Bu tarafa da bak: Bu biçare, zayıf, nahif, kuvvetsiz hayvancıklar nasıl onların başı önünde, lâtif gıda ile dolu iki tulumbacıkHAŞİYE-3 takılmış. İki çeşme gibi, yalnız o kuvvetsiz mahlûk, onu ağzına yapıştırması kâfidir.

Elhasıl: Bütün bu âlemin bütün eşyası, birbirine bakar gibi, birbirine yardım eder. Birbirini görür gibi, birbirine el ele verir. Birbirinin işini tekmil için, birbirine omuz omuza veriyor, bel bele verip beraber çalışıyorlar. Herşeyi buna kıyas et; tâdât ile bitmez.

İşte, bütün bu haller, iki kere iki dört eder derecesinde kat’î gösterir ki, şu saray-ı acibin ustasına, yani şu garip âlemin sahibine herşey musahhardır. Herşey onun hesabına çalışır. Herşey ona bir emirber nefer hükmündedir. Herşey Onun kuvvetiyle döner. Herşey Onun emriyle hareket eder. Herşey onun hikmetiyle tanzim olunur. Herşey onun keremiyle muavenet eder. Herşey onun merhametiyle başkasının imdadına koşar, yani koşturulur. Ey arkadaş, haddin varsa buna karşı bir söz söyle!

SEKİZİNCİ BURHAN

Gel, ey nefsim gibi kendini âkıl zanneden akılsız arkadaş! Şu saray-ı muhteşemin sahibini tanımak istemiyorsun. Halbuki herşey onu gösteriyor, ona işaret ediyor, ona şehadet ediyor. Bütün bu şeylerin şehadetini nasıl tekzip ediyorsun? Öyle ise bu sarayı da inkâr et ve “Âlem yok, memleket yok” de ve kendini de inkâr et, ortadan çık. Yahut aklını başına al, beni dinle.

İşte, bak: Şu saray içinde bulunan ve memleketi ihata eden yeknesak unsurlar, madenler var.HAŞİYE-4 Âdeta, memleketten çıkan herşey o maddelerden yapılıyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE-1 : O azîm elektrik lâmbası, güneşe işarettir.
HAŞİYE-2 : İp ve ipe takılan taam ise, ağacın ince dalları ve leziz meyveleridir.
HAŞİYE-3 : İki tulumbacık ise, validelerin memelerine işarettir.
HAŞİYE-4 : Unsurlar, madenler ise, pek çok muntazam vazifeleri bulunan ve izn-i Rabbânî ile her muhtacın imdadına koşan ve emr-i İlâhî ile herbir yere giren, medet veren ve hayatın levazımatını yetiştiren ve zîhayatı emziren ve masnuât-ı İlâhiyenin nescine, nakşına menşe ve müvellid ve beşik olan hava, su, ziya, toprak unsurlarına işarettir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Birinci Söz / Sonraki Risale: Yirmi Üçüncü Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âkıl : akıllı
azîm : büyük
biçare : çaresiz
dest-i gaybî : görünmeyen el
elhasıl : özetle, sonuç olarak
emirber : emre hazır
emr-i İlâhî : Allah’ın emri
eşya : şeyler, varlıklar
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hikmet : herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
ihata etme : kuşatma
izn-i Rabbani : Rab olan Allah’ın izni
kat’î : kesin
kerem : ikram, iyilik
kubbe : yarım küre; gökyüzü
lâtif : şirin, hoş
levazımat : gerekli şeyler
leziz : lezzetli
mahlûk : yaratık
masnuât-ı İlâhiye : İlâhî san’at eserleri
medet : yardım
menşe : kök
muavenet : yardımlaşma
muntazam : düzenli
musahhar : boyun eğmiş
müvellid : meydana getiren, doğurtan
nahif : çelimsiz, zayıf
nakş : işleme
nefer : asker
nefis : kişinin kendisi
nescetme : dokuma, örme
saray-ı acib : hayranlık uyandıran saray
saray-ı muhteşem : ihtişamlı, görkemli saray
şehadet : şahitlik, tanıklık
taam : yiyecek
tâdât : sayma
tanzim olmak : düzenlenmek
tekmil : tamamlama
tekzip : yalanlama
valide : ana
zîhayat : canlı
ziya : ışık
Yükleniyor...