İkinci kısım, lisanla, kalble dua etmektir. Eli yetişmediği bir kısım metâlibi istemektir. Bunun en mühim ciheti, en güzel gayesi, en tatlı meyvesi şudur ki: Dua eden adam anlar ki, Birisi var, onun hâtırât-ı kalbini işitir, herşeye eli yetişir, herbir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder.

İşte, ey âciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medârı olan bir vesileyi elden bırakma. Ona yapış, âlâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık, bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını kendi duan içine al, bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi اِيَّاكَ نَسْتَعِينُ 1 de, kâinatın güzel bir takvimi ol.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Ancak Senden yardım dileriz.” Fâtiha Sûresi, 1:5.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi İkinci Söz / Sonraki Risale: Yirmi Dördüncü Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd-i küllî : bütün varlıkların ibadetlerini içine alan ve temsil eden kul
acz : âcizlik, güçsüzlük
âlâ-yı illiyyîn-i insaniyet : insanlığın en yüksek derecesi
beşer : insan
cihet : yön, taraf
dua : Allah’a yalvarma
fakr : fakirlik, muhtaçlık
hâtırât-ı kalb : kalbden geçen şeyler, kalbin hâtıraları
hazine-i rahmet : Allah’ın rahmet hazinesi
kâinat : evren, yaratılmış herşey
lisan : dil
medâr : sebep, dayanak
medet : yardım
metâlib : istekler, arzular
mühim : önemli
takvim : program
vekil-i umumî : genel vekil
Yükleniyor...