İşte, bunda işaret ediyor ki: Beşere yol açıktır ki, havada böyle bir mesafeyi kat’ etsin. Öyle ise, ey beşer! Madem sana yol açıktır; bu mertebeye yetiş ve yanaş.

Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisanıyla mânen diyor: “Ey insan! Bir abdim hevâ-i nefsini terk ettiği için havaya bindirdim. Siz de nefsin tembelliğini bırakıp bazı kavânîn-i âdetimden güzelce istifade etseniz, siz de binebilirsiniz.”

Hem Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâmın bir mu’cizesini beyan eden
فَقُلْناَ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً 1 ilh.; bu âyet işaret ediyor ki, zemin tahtında gizli olan rahmet hazinelerinden, basit aletlerle istifade edilebilir. Hattâ taş gibi bir sert yerde, bir asâ ile âb-ı hayat celb edilebilir. İşte, şu âyet, bu mânâ ile beşere der ki: Rahmetin en lâtif feyzi olan âb-ı hayatı, bir asâ ile bulabilirsiniz. Öyle ise haydi, çalış, bul.

Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisan-ı remziyle, mânen diyor ki: “Ey insan! Madem Bana itimat eden bir abdimin eline öyle bir asâ veriyorum ki, her istediği yerde âb-ı hayatı onunla çeker. Sen de benim kavânîn-i rahmetime istinat etsen, şöyle ona benzer veyahut ona yakın bir aleti elde edebilirsin. Haydi, et!”

İşte, beşer terakkiyâtının mühimlerinden birisi, bir aletin icadıdır ki, ekser yerlerde vurulduğu vakit suyu fışkırtıyor. Şu âyet, ondan daha ileri nihâyât ve gayât-ı hududunu çizmiştir. Nasıl ki evvelki âyet, şimdiki halihazır tayyareden çok ileri nihayetlerinin noktalarını tayin etmiştir.

Hem meselâ, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın bir mu’cizesine dair:

وَ اُبْرِئُ اْلاَكْمَهَ وَاْلاَبْرَصَ وَاُحْيِى اْلمَوْتٰى بِاِذْنِ اللّٰهِ 2

Kur’ân, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın nasıl ahlâk-ı ulviyesine ittibâa beşeri sarihan teşvik eder. Öyle de, şu elindeki san’at-ı âliyeye ve tıbb-ı Rabbânîye remzen tergib ediyor. İşte, şu âyet işaret ediyor ki, en müzmin dertlere dahi derman bulunabilir. Öyle ise, ey insan ve ey musibetzede benî Âdem! Meyus olmayınız. Her dert, ne olursa olsun, dermanı mümkündür. Arayınız, bulunuz. Hattâ ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “[Mûsâ’ya] ‘Vur asânı taşa’ buyurduk. Asâsını vurduğu yerden, on iki pınar fışkırıverdi.” Bakara Sûresi, 2:60.
2 : “Allah’ın izniyle, anadan doğma körleri ve alaca hastalığına tutulanları iyileştirir ve ölüleri diriltirim.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:49.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : kul
âb-ı hayat : hayat suyu
ahlâk-ı ulviye : yüksek ahlâk
Aleyhisselâm : Allah’ın selâmı onun üzerine olsun
asâ : baston
benî Âdem : Âdemoğulları, insanlar
beşer : insan
beyan : açıklama çok
evvelki : önceki
feyz : bereket, nimet
gâyât-ı hudud : en son sınırlar
halihazır : halen var olan
hevâ-i nefs : kabiliyet ve duyguları nefsin yasak arzu ve isteklerinin emrine verme
icad : yapma, meydana getirme
istinat : dayanma
ittibâ : uyma
kat etmek : aşmak, kesmek
kavânin-i âdet : Allah’ın kâinata koyduğu tabiat kanunları
kavânin-i rahmet : rahmet kanunları
lâtif : hoş, güzel
lisan : dil
lisan-ı remz : işaret dili
mânen : mânevî olarak
meyus : ümitsiz
musibetzede : felâkete uğramış
muvakkat : geçici
müzmin : iyice yerleşmiş, kronik
nihâyât : sonlar
nihayet : son
rahmet : şefkat, merhamet
remzen : işareten
san’at-ı âliye : yüksek san’at
sarihan : açık şekilde
tayyare : uçak
terakkiyat : ilerlemeler
tergib etmek : rağbet uyandırmak
tıbb-ı Rabbânî : Allah’ın Rablığına ait olan tıb ilmi
zemin tahtı : yer altı
Yükleniyor...