Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisan-ı işaretiyle, mânen diyor ki: “Ey insan! Benim için dünyayı terk eden bir abdime iki hediye verdim: biri mânevî dertlerin dermanı, biri de maddî dertlerin ilâcı. İşte, ölmüş kalbler nur-u hidayetle diriliyor. Ölmüş gibi hastalar dahi onun nefesiyle ve ilâcıyla şifa buluyor. Sen de Benim eczahane-i hikmetimde her derdine deva bulabilirsin. Çalış, bul. Elbette ararsan bulursun.”

İşte, beşerin tıp cihetindeki şimdiki terakkiyâtından çok ilerideki hududunu şu âyet çiziyor ve ona işaret ediyor ve teşvik yapıyor.

Hem meselâ Hazret-i Dâvud Aleyhisselâm hakkında وَاَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ1
وَاٰتَيْناَهُ الْحِكْمَةَ وَفَصْلَ الْخِطَابِ 2 Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm hakkında وَ اَسَلْناَ لَهُ عَيْنَ الْقِطْرِ 3 âyetleri işaret ediyorlar ki, telyîn-i hadid en büyük bir nimet-i İlâhiyedir ki, büyük bir peygamberinin fazlını onunla gösteriyor.

Evet, telyîn-i hadid, yani demiri hamur gibi yumuşatmak ve nuhâsı eritmek ve madenleri bulmak, çıkarmak, bütün maddî sanayi-i beşeriyenin aslı ve anasıdır ve esası ve madenidir. İşte şu âyet işaret ediyor ki, büyük bir resule, büyük bir halife-i zemine, büyük bir mu’cize suretinde, büyük bir nimet olarak, telyîn-i hadiddir ve demiri hamur gibi yumuşatmak ve tel gibi inceltmek ve bakırı eritmekle ekser sanayi-i umumiyeye medar olmaktır. Madem bir resule, hem halife, yani hem mânevî hem maddî bir hâkime, lisanına hikmet ve eline san’at vermiş. Lisanındaki hikmete sarihan teşvik eder. Elbette elindeki san’ata dahi terğib işareti var.

Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisan-ı işaretiyle, mânen diyor ki: “Ey benî Âdem! Evâmir-i teklifiyeme itaat eden bir abdimin lisanına ve kalbine öyle bir hikmet verdim ki, herşeyi kemâl-i vuzuhla fasledip hakikatini gösteriyor. Ve eline de öyle bir san’at verdim ki, elinde balmumu gibi demiri her şekle çevirir, halifelik ve padişahlığına mühim kuvvet elde eder. Madem bu mümkündür, veriliyor. Hem ehemmiyetlidir. Hem hayat-ı içtimaiyenizde ona çok muhtaçsınız. Siz de evâmir-i tekvîniyeme itaat etseniz, o hikmet ve o san’at size de verilebilir. Mürur-u zamanla yetişir ve yanaşabilirsiniz.”

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Demiri de onun için yumuşattık.” Sebe’ Sûresi, 34:10.
2 : “Ona ilim ve hikmet ile, hakkı ve bâtılı açıkça ayırd eden bir ifade gücü verdik.” Sâd Sûresi, 38:20.
3 : “Erimiş bakırı ona sel gibi akıttık.” Sebe’ Sûresi, 34:12.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : kul
Aleyhisselâm : Allah’ın selâmı onun üzerine olsun
benî Âdem : Âdemoğulları, insanlar
beşer : insan
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
eczahane-i hikmet : fayda ve şifa eczahanesi
ekser : pek çok
evâmir-i teklifiye : Allah’ın kullarını uymakla yükümlü tuttuğu emirler
fasletmek : ayırmak
fazl : fazilet, üstünlük, erdem
hakikat : gerçek, doğru
hâkim : idareci, hükümdâr
halife : yeryüzünde Allah namına hareket eden insan
halife-i zemin : yeryüzü halifesi
hayat-ı içtimaiye : toplum hayatı
hikmet : herşeyin bir gayeye yönelik olarak, anlamlı ve tam yerli yerinde olması
kemâl-i vuzuh : tam bir açıklık
lisan-ı işaret : işaret dili
mânen : mânevî olarak
medar : sebep, vesile
nimet-i İlâhiye : Allah’ın nimeti
nuhâs : bakır
nur-u hidayet : doğru ve hak yolu gösterme nuru
resul : peygamber
sanayi-i beşeriye : insanlığa ait san’atlar, endüstri
sanayi-i umumiye : genel sanayi, endüstri
sarihan : açık şekilde
telyîn-i hadid : demirin yumuşatılması
terakkiyat : ilerlemeler
tergib : rağbet uyandırma
Yükleniyor...