Şeriat-ı İslâmiye ise; onun menfi esasları yerine müsbet esaslar vaz eder.

•İşte nokta-yı istinad, kuvvete bedel haktır ki; şe’ni adalet ve tevazündür.

•Hedefte menfaat yerine fazilettir ki; şe’ni muhabbet ve tecazübdür.

•Cihetü’l-vahdette unsuriyet ve milliyet yerine; rabıta-yı dinî, vatanî, sınıfîdir ki; şe’ni samimî uhuvvet ve müsâlemet ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedafüdür.

•Hayatta düstur-u cidal yerine, düstur-u teavündür ki; şe’ni ittihad ve tesanüddür.

•Hevâ yerine hüdâdır ki; şe’ni insaniyeten terakki ve ruhen tekamüldür. Hevâtahdid eder. Nefsin hevesat-ı sefîlesinin teshiline bedel, ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder.HAŞİYE

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Bu sözler garip bir rüyada, acib bir hitabenin parçasıdır. Tahayyül ediyorum, halkın ilmi dimağındadır. Musluğu açılsa rahatla akıyor. Hafızam sönüyor, yardım etmiyor. Benimki kuyu gibi kalbimdedir. Çıkması güçtür. Çok yazamıyorum, vakıf malı olan mesaili veya bizzat kalbime mal olmayan mebahisi nakletmek istemem. Kendi eski kalbimden ve eski eserlerimden aynen naklediyorum.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aher : diğer, başka
câzibedar : çekici
cidâl : mücadele, kavga, çarpışma
cihetü’l-vahdet : birlik yönü
derece-i melekiye : meleklik derecesi, seviyesi
dereke-i kelbiyet : köpeklik derecesi, seviyesi
dimağ : beyin
düstur : prensip, kural
düstur-u cidal : çarpışma, kavga prensibi
düstur-u teavün : yardımlaşma düsturu, ilkesi
fazilet : güzel ahlâk, üstün nitelik, erdem
hedef-i kasd : kastettiği hedef, maksat
hevâ : nefsin arzu ve istekleri
hevesat-ı sefîle : nefsin gayr-ı meşru alçak istekleri
hissiyat-ı ulviye : yüksek duygular
hitabe : konuşma, nutuk, sesleniş
hüdâ : hidayet, doğru yol olan hak din, İslâmiyet
ittihad : birleşme, birlik, bütünlük
mabeyninde : arasında
mebahis : bahisler, konular
menfaat : çıkar, yarar
menfi milliyet : ırkçılık
menfi : olumsuz; yıkıcı
mesail : meseleler
mesh-i mânevî : mânevî yönün silinmesi, insanî özelliğin hayvanî özelliğe dönüşerek mânen reenkarne olması
metalib : istekler
muhabbet : sevgi
müsâlemet : karşılıklı barış içinde olma
müsbet : olumlu; yapıcı
müthiş : korkunç, dehşetli
nefis : insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet
nokta-yı istinad : dayanak noktası
rabıta : bağ
rabıta-yı dinî, vatanî, sınıfî : din, vatan ve sınıf bağı
şe’n : özellik, fonksiyon, karakteristik yapı
Şeriat-ı İslâmiye : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâm’ın hükümleri
tahayyül etme : hayal etme
tahdid : sınırlama, sınır koyma
tecavüz : haddi aşma, ileri gitme; saldırma
tecazüb : birbirini çekme; birbirine sevgi duyma, sevgiyle yakınlaşma
tedafü : savunma
tekamül : kemâle erme, olgunlaşma, gelişme
tenazu : nizalaşma, çekişme, anlaşmazlık
terakki : yükselme, ilerleme
tesadüm : çarpışma
tesanüd : dayanışma
teshil : kolaylaştırma
teşcî : teşvik etme, kışkırtma
tevazün : ölçü, denge, terazi
tezahum : sosyal hayatta bir noktada birikip birbirine sıkıntı verme, sıkıştırma, zahmet verme
uhuvvet : kardeşlik
unsuriyet : negatif milliyetçilik, ırkçılık
vaz etme : koyma, yerleştirme
Yükleniyor...