Bir sâil-i misâlî bana demişti:

“İ’caz-ı Kur’ân’ı îcaz ile beyan et!” Ben de “Rumuz”da böyle cevap vermiştim:

Cevap: İ’caz-ı Kur’ân yedi menabi-i külliyeden tecellî ve yedi anâsırdan terekküb eder.

Birinci Menba: Lâfzın fesahatından, nazmın cezaletinden, mânânın belâgatından, mefhumların bedaatından, mazmunların beraatından, üslûbların garabetinden tevellüd eden nakş-ı acîbdir.

İkinci Unsur: Umur-u kevniyedeki gaybdan, hakaik-i İlâhiyedeki gaybdan, mâzideki gaybdan, müstakbeldeki gaybdan terekküb eden ilmü’l-guyubdur.

Üçüncü Menba: Lâfzı cihetiyle pek çok; ve usûl-ü Arabiyece sahih; ve nazar-ı belâgatte müstahsen; ve hikmet-i teşri’iyeye münasib pek vâsi vücûh ve ihtimâlâtın şümulünden; ve mânâ cihetiyle meşarib-i evliya, ezvak-ı ârifîn, mezâhib-i sâlikîn, mesâlik-i fukehâ, turuk-u mütekellimîn ihatasından; ve ahkâm cihetiyle hakâik-i ahval, desatir-i saadet-i dareyn, vesail-i terbiye, revabıt-ı hayat-ı içtimaiyenin istiabından; ve ilmi cihetiyle ulûm-u kevniye, ulûm-u İlâhiyeye istiğrakından; ve makasıd cihetiyle muvazenet ve ıttırad ve desâtir-i fıtrata mutabakatından neş’et eden câmiiyet-i hârikulâdedir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahkâm : hükümler
anasır : unsurlar
bedâat : benzersizlik, eşsiz güzellik, orijinallik
belâgat : sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına uygun olması
beraat : üstünlük, mükemmellik, kusursuzluk
beyan etme : açıklama
câmiiyet-i hârikulâde : olağanüstü kapsamlılık
cezalet : akıcı ve güçlü ifade, güzel anlatım
cihet : yön, taraf
desâtir-i fıtrat : yaratılış prensipleri
desatir-i saadet-i dareyn : dünya ve âhiret mutluluğunun düsturları, kanunları
ezvak-ı ârifîn : Cenâb-ı Hakkı hakkıyla tanıyıp bilen irfan sahibi kulların zevkleri, zevk alma yolları
fesahat : sözün doğruluk, düzgünlük, açıklık ve akıcılık yönlerinden kusursuz olması
garabet : alışılmışın dışında olma, başkasına benzememe
gayb : bilinmeyen, gizli, görünmeyen, belirsiz
hakaik-i ahval : hallerin, olayların hakikatleri, gerçekleri
hakaik-i İlahiye : İlâhî hakikatler
hikmet-i teşri’iye : yasamadaki hikmet, kanun koymadaki gaye, fayda
ıttırad : düzenlilik, aynı seviyede süreklilik, biteviye
i’câz-ı Kur’ân : Kur’ân’ın, bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstülüğü, mu’cizeliği
îcaz : özlü söz; geniş mânâyı özlü sözle ifade
ihata : kuşatma
ihtimâlât : ihtimaller, olasılıklar
ilmü’l-guyub : gizli, bilinmeyen şeylere dair ilimler
istiab : içine alma
istiğrak : birşeyi baştan başa kaplamak, içine almak
lâfız : söz
makasıd : maksatlar, gayeler
mâzi : geçmiş zaman
mazmun : muhteva, mânâ
mefhum : bir sözden çıkarılan mânâ, terim, kavram
menabi’-i külliye : kapsamlı kaynaklar
menba : kaynak
mesâlik-i fukehâ : fıkıhçıların, İslâm hukuku âlimlerinin meslekleri, metot ve yolları
meşarib-i evliya : Allah’ın velî kullarının mânevî feyiz alma meşrepleri, metot ve yolları
mezâhib-i sâlikîn : mutasavvıfların, tasavvuf erbabının mezhepleri, metot ve yolları
mutabakat : uygunluk
muvazenet : ölçülülük, denge
müstahsen : güzel bulunan, hoş görülen
müstakbel : gelecek zaman
nakş-ı acîb : şaşırtıcı, eşsiz nakış
nazar-ı belâgat : belâgat ilmine göre
nazm : diziliş, tertip; Allahü Teâlâ tarafından Kur’ân-ı Kerimin mübârek ifadelerinin dizilişi, tertibi
neş’et etme : meydana gelme, doğma
revabıt-ı hayat-ı içtimaiye : sosyal hayatın bağları
Rumuz : bu kitapta yer alan ve Kur’ân’ın mu’cize oluşunu açıklayan bir risalenin adı
sahih : doğru
sail-i misâlî : rüyada, misâl âleminde soru soran kimse
şümul : kapsamlılık, kuşatıcılık
tecellî : yansıma
terekküb etme : birleşerek meydana gelme, oluşma
terekküb : oluşma, meydana gelme
tevellüd : doğma, meydana gelme
turuk-u mütekellimîn : kelâm âlimlerinin yolları, metotları
ulûm-u İlâhiye : İlâhî ilimler
ulûm-u kevniye : kevnî ilimler, pozitif ilimler
umur-u kevniye : kâinatta meydan gelen işler, olaylar
usûl-ü Arabiye : Arap dili kural ve kaideleri
vâsi : geniş
vesail-i terbiye : terbiye vasıtaları, eğitim araçları
vücûh : yönler, taraflar
Yükleniyor...