Lügatler :
acep : nasıl ki, hayret
âyet-i kübrâ : en büyük âyet, delil
berrak : duru
cemâl : güzellik
çerağ-ı Leyle-i İsrâ : İsrâ gecesinin lâmbası
eder her nakş-ı hüsnün şerh-i râz-ı alleme’l-esmâ : güzeliğinin her nakşı “Allah, isimleri Âdem’e öğretti” sırrını şerh eder, açıklar
feyz-i İlâhî : Allah’ın feyzi, lütfu
hâk-i harîm : kutsal toprak
hatt-ı ruhsâr : yüz hattı, çizgileri
hüsn-ü aşk : güzel aşk
inşikak : yarılma, ikiye bölünme
inşikak-ı kamer : ayın ikiye bölünmesi
iştiyâk : şiddetli arzu, istek
Ka’be-i İsmet : masumluk Kâbesi (Efendimiz (a.s.m.) masumiyeti itibariyle Kâbe’ye benzetilmiştir.)
kalb-i semâ : gökyüzünün kalbi, merkezi
kamer : ay
Kemal :
kitâb-ı hüsnün : güzelliğinin kitabı
kuvve-i arziye : dünya gücü, dünyaya ait kuvvet
mahbub-u âlem : âlemin sevgilisi
mu’cize-i kübrâ : büyük mu’cize
Mushaf-ı hikmet : hikmet Mushafı (canlı hikmet mushafı)
münasebet : ilgi, oran
mütevatir-i bilmâna : mânevî tevatür; yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluğun bir haberi, olayı veya hadis-i şerifi mânâ yönünden aktarması veya aktarılırken susmak sûretiyle doğruluğunu tasdik etmesi
Nebiyy-i Hâşimî : Haşimoğulları soyundan gelen Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.m.)
nitak-ı Ka’be-i Ulyâ : Yüce Kâbe’nin örtüsü (Burada Kâbe örtüsü nutaka benzetilmiştir. Nutak ise, hanımların vücudun ortasına gelecek şekilde taktıkları ikiye bölünmüş bir elbise veya elbisenin bir parçasıdır ve yere kadar serbestçe sarkıtılır.)
nur-u Cemâlullah : Allah’ın cemâlinin nuru
peyda etmek : kazanmak, elde etmek
revak-ı Mescidi’l-Aksâ : Mescid-i Aksâ’nın revakı, çardağı
ruh-u behişti : Cennete ehil ve ona lâyık ruh
safha : sayfa
secdegâh-ı Âdem ü Havva : Âdem ve Havva’nın secde ettiği yer
semâvât : gökler
sîmâ-yı mânevî : mânevî yüz
sîne-i sâf : saf sîne, arı gönül
sirac-ı kurb-i ev edna : yakınlığın, hatta daha da yakınlığın kandili (Peygamber Efendimiz Miracda Cenâb-ı Hakkın huzuruna geldiğinde Ona çok yaklaşmıştı. O yakınlık makamı kâinatta hiçbir varlığa nasip olmamıştır.)
sûre-i i’câz : mu’cizeli sûre
şakk ve çâk etmek : ikiye ayırmak ve yarmak
ulviyet : yücelik, yükseklik
zulmet-i evham : vehimlerin zulmeti; kuruntuların karanlığı
zülf ü ebrûvanındır : zülüf ve kaşlarındır