Diğeri: Rivâyât-ı sahiha-ı sâbite ile mükerreren vuku bulan tekellüm-ü hacer ve şecer ve hayvandır. Güya hidâyetindeki hayat-ı mâneviye cemadat, hayvanata sirayet ederek nutka getirmiştir. Minber-i Şerifindeki ciz’in hanîni, yani o ağacın ağlaması mütevâtir-i bilmânadır.

Bir kısmı da; az bir taamı teksirdir ki; rivâyet-i sahiha-yı meşhûre ile sâbittir. Pek çok defa az bir taam, bir cemaat-i azîmeyi işbâ ederek, âdeta noksan olmamış gibi kalıyormuş.

Bir kısmı da; İhyâ-yı emvat, hastaları teşfiyeye aittir. Bunun gibi pek çok aksâmı esânîd-i sahiha ile kütüb-ü muhakkikîn tamamıyla beyan etmişlerdir. Onun için iktisar ettik. Kâdı İyaz Şifâ-i Şerif’inde, Kastalânî Mevâhib-i Ledünniye’de mu’cizatı güzel tafsil etmişlerdir.

1 جَزَاهُمُ اللّٰهُ خَيْرًا

Ey kâri-i müteharri-i hakikat! Geniş bir fikir ile, müteyakkız bir nazar ile yedi şuââtı birden muhît bir daire veya müstedir bir sur gibi nazara al, Nübüvvet-i Ahmediyeyi içinde merkez gibi temaşa et! Ta ki bir taraftan hücum eden evhâmı, mütecâvib olan cevânib-i sâire defedebilsin. İşte şu hâlde Japonların suâli olan:

2 مَا الدَّلِيلُ الْوَاضِحُ عَلٰى وُجُودِ وَوَحْدَةِ اْلاِلٰهِ الَّذِى تَدْعُونَناَ اِلَيْهِ ’ye karşı cevâben derim. İşte:..

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah onların mükâfatını en güzel şekilde versin.
2 : Bizi, kendisine iman etmeye çağırdığınız “Allah’ın varlığına ve birliği”ne delâlet eden açık delil nedir?
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aksam : kısımlar, bölümler
beyan etme : açıklama
cemaat-i azîme : büyük topluluk, kalabalık topluluk
cemadat : cansızlar
cevânib-i sâire : diğer yönler
ciz’ : kuru hurma kütüğü
def etme : uzaklaştırma
esânîd-i sahiha : sahih ve güvenilir senedler; raviler, hadisleri aktaranlar
evhâm : vehimler, kuruntular
ey kâri-i müteharri-i hakikat : ey hakikati, gerçeği araştıran okuyucu
feveran : kaynama, coşma
hanîn : ayrılık acısıyla inleme
hayat-ı mâneviye : mânevî hayat
hidayet : doğru yolu gösterme
ihyâ-yı emvat : ölüleri diriltme
iktisar etme : kısa tutma, yetinme
işbâ etme : doyurma
kütüb-ü muhakkikîn : gerçekleri araştıran, hakikatleri delilleriyle bilen âlimlerin kitapları, eserleri
lisân : dil
mâye-i ervâh : ruhların kaynağı, mayası
menba-ı hidâyet : hidayet kaynağı
Mevahib-i Ledünniye : İslâm âlimi Kastalânî tarafından, Hz. Peygamber’e olan sevgisinden hareketle telif ettiği ve Resûlüllah’ın hayatını anlattığı eseridir
minber-i Şerif : Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) hutbe verdiği şerefli minber
mu’cizât : mu’cizeler; Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını âciz ve hayrette bırakan olağanüstü haller
muhît : kuşatıcı
mükerreren : defalarca
müstedir : yuvarlak, daire şeklinde
mütecâvib olma : cevap verme
mütevâtir-i bilmâna : mânevî tevâtür; yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluğun bir haberi, olayı veya hadis-i şerifi mânâ yönünden aktarması veya aktarılırken susmak sûretiyle doğruluğunu tasdik etmesi
müteyakkız : uyanık
nebean : kaynama, akma
nutka getirme : konuşturma
Nübüvvet-i Ahmediye : Efendimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m.) Peygamberliği
rivâyât-ı sahiha-ı sâbite : doğruluğu kesin olan güvenilir rivayetler, hadisler
rivâyet-i sahiha-yı meşhûre : doğru ve güvenilir meşhur rivayetler; bilinen hadisler
sirayet etme : başkasına geçme, bulaşma
sur : kale duvarı
taam : yemek, yiyecek
taamı teksir : yemeği çoğaltma, yiyeceği bereketlendirme
tafsil etme : detaylı açıklama
tasvir : anlatma, ifade etme
tekellüm-ü hacer ve şecer : ağaç ve taşın konuşması
temaşa : seyretme
teşfiye : Allah’ın izniyle hastaları iyileştirmek, şifaya vesile olmak
vuku bulma : gerçekleşme
zülâl-i hidâyet : berrak bir su gibi olan hidayet
Yükleniyor...