Mukaddeme

Bunlardan başka ki mu’cizat, çendan bazı efradı mütevâtir değildir. Cinsi mutlak, belki çok envaı katiyyen ve yakînen mütevâtir-i bilmânadır. O havârik birkaç nev’dir. İşte bir nev’i irhâsât-ı mütenevviadır. Güya o dürr-i yetim ile hâmile olan o asır, Peygamberden istifaza ile istifade ederek keramet sahibi olmuş. Kalb-i hassasından hiss-i kablelvukua binaen irhâsâtıyla Fahr-i Âlemin (a.s.m.) geleceğini ihbar etmiştir.

Bir nev’i dahi; gaybdan olan ihbârât-ı kesîredir. Güya tayyar olan Ruh-u münevveri; zaman ve mekânın kaydlarını kırmış ve hudud-u mâziye ve müstakbeleyi çiğnemiş geçmiş; her tarafını görerek bize söylemiş ve göstermiştir.

Bir kısmı dahi; tahaddi vaktinde müteferrikan, hatta bazen tek bir adam için izhar olunan havârık-ı hissiyedir. Bine karib ta’dat olunmuştur. Hattâ meşâhir-i enbiyanın meşâhir-i mu’cizatlarının nezâiri içindedir. Efradı âhâdî de olsa, mecmuu mütevâtir-i bilmânadır.

Birisi: Rivâyât-ı sahiha-ı sâbite ile mükerreren mübarek parmaklarından suyun nebeanıdır. Güya mâden-i sehâvet olan yed-i mübarekesinden mâye-i hayat olan suyun nebeanı ile; menba-ı hidâyet olan lisânında mâye-i ervâh olan zülâl-i hidâyetin feverânını hissen tasvir ediyor.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhâdî (haber) : bir kişi kanalıyla gelen haber veya hadîs
gayb : bilinmeyen, görünmeyen, gizli
havârık-ı hissiye : duyularla, hislerle idrak olunan veya duyulara hitap eden mu’cizeler, olağanüstü şeyler; ağacın konuşması, parmaklardan suyun akması gibi
havarik : harikalar, olağanüstü haller
hiss-i kablelvuku : birşeyi olmadan önce hissetme duygusu
hudud-u mâziye ve müstakbele : geçmiş ve geleceğin sınırları
ihbar : haber verme
ihbârât-ı kesîre : çokça haber vermeler
irhâsât : Peygamberimizde (a.s.m.) peygamber olmadan önce görülen olağanüstü hâller ve hâdiseler
irhâsât-ı mütenevvia : Peygamberimizde (a.s.m.) peygamber olmadan önce görülen çeşitli olağanüstü hâller ve hâdiseler
istifaza : feyizlenme, feyiz alma
izhar olunma : gösterilme, ortaya çıkarılma
kalb-i hassas : hassas, nazik ve duyarlı kalp
karib : yakın
katiyyen : kesinlikle
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hal
mâden-i sehâvet : cömertlik kaynağı
mâye-i hayat : hayat kaynağı, hayat suyu
mecmuu : tamamı, hepsi
meşâhir-i enbiya : meşhur nebiler, peygamberler
meşâhir-i mu’cizat : meşhur mu’cizeler; Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını âciz ve hayrette bırakan olağanüstü hallerin, mucizelerin meşhurları
mu’cizât : mu’cizeler; Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını âciz ve hayrette bırakan olağanüstü şeyler
mukaddeme : giriş
mutlak : teklik, çokluk veya nitelik gibi şeylere bakılmaksızın kullanıldığı mânâya delâlet eden lâfız; kitap kelimesi gibi
mükerreren : defalarca
müteferrikan : dağınık olarak, ayrı ayrı
mütevâtir : yalan üzere birleşmeleri mümkün olmayan topluluklar tarafından aktarılan hadis veya haber
mütevâtir-i bilmâna : mânevî tevâtür; yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluğun bir haberi, olayı veya bir hadis-i şerifi mânâ yönünden aktarması veya aktarılırken susmak sûretiyle doğruluğunu tasdik etmesi
nebean : kaynama, akma
nev’ : çeşit, tür
nezair : benzerler
rivâyât-ı sahiha-ı sâbite : doğruluğu kesin ve sabit olan güvenilir rivayetler, hadisler
ruh-u münevver : nurlu ruh, nurlanmış ruh
ta’dat olunma : sayılma
tahaddi : meydan okuma
tayyar : uçan
yakînen : şüphe edilmeyecek derece kesin olarak
yed-i mübareke : bereketli mübarek el
Yükleniyor...