Tevhidin Tenviri

Kâinattaki teşabüh-ü âsâr ve etrafı birbiriyle muânaka ve elele tutmuş birbirine arz-ı intizam; ve birbirinin suâline karşı cevâb-ı savap; ve birbirinin nidâ-yı ihtiyacına lebbeyk ile mukâbele etmek; ve bir nokta-yı vâhideye temaşa etmek; ve bir mihver-i nizam üzerinde deveran etmek cihetiyle Sâni-i Zülcelâlin tevhidine telvih, belki Hâkim-i Ezelin vahdâniyetine tasrih ediyor.

Evet, karıncanın gözünü, midesini halkeden zât; aynen Odur ki; şemsi ve bütün kâinatı da halketmiştir.

Çünki kâinat, müteşâbik birbirine girmiş. Herşey, herşey ile murtâbıttır. Demek küre-i arz ile bütün yıldız ve güneşleri tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek derecede kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse; kâinatta dâvâ-yı halk, hiçbirşeyde iddia-yı îcad edemez.

Sun’î tasarrufât-ı beşeriye ise, fıtratta câri nevâmis-i İlâhiyenin sereyanlarını keşf ile tevfik-i hareket edip, kendi lehinde yalnız istimal etmektir. Îcad değildir.

Bidayette mevzumuz ve müddeamız kelime-i şehâdet idi. Şimdi netice-i burhan-ı bâhirimiz dahi ilmelyakîn ile:

1 اَشْهَدُ اَنْ لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Ben şehâdet ederim ki, Allah’tan başka bir ilâh yoktur, yine ben şehadet ederim ki, Muhammed (a.s.m.) Allah’ın kulu ve peygamberidir.
« Önceki Sayfa  |
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

arz-ı intizam : düzen ve disiplini gösterme, düzenliliği arz etme
bidayet : başlangıç
câri : devam edip giden, yürürlükte olan
cevâb-ı savap : doğru cevap
cihet : yön, taraf
dâvâ-yı halk : yaratma iddiası
deveran etmek : dönmek
etraf : taraflar
fıtrat : yaratılış
Hâkim-i Ezel : başlangıcı olmayan sonsuz bir varlık olan ve hâkimiyeti ve egemenliği bütün zamanları kuşatan Allah
halketmek : yaratmak
iddia-yı icad : icad etme iddiası
ilmelyakîn : kesin delile dayanarak, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde edinilen bilgi
istimal : kullanma
kâinat : yaratılmış bütün varlıklar, evren
kelime-i şehadet : “Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim” ifadesi
keşf : bulma, ortaya çıkarma
küre-i arz : yerküre
lebbeyk : “Emredin, buyurun, emrinizi yerine getirmeye hazırım”
mâlik : sahip
mihver-i nizam : düzenin ekseni, yörüngesi
muânaka : kucaklaşma, birbirine sarılma
mukâbele etme : karşılık verme
murtabıt : birbirine bağlı, birbiriyle bağlantılı
müddea : iddia edilen şey
müteşâbik : bir ağ gibi birbiri içine girmiş
netice-i burhan-ı bahir : açık, parlak, kesin ve sağlam delilin sonucu
nevâmis-i İlâhiye : İlâhî anayasa kanunları
nidâ-yı ihtiyac : ihtiyaç çağrısı
nokta-yı vâhide : tek nokta
Sâni-i Zülcelâl : herşeyi san’atlı bir şekilde yapan, sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Allah
sereyan : nüfuz, yayılma, sirayet etme
sun’î : yapmacık
şems : güneş
tasarrufât-ı beşeriye : insanın tasarrufları, faaliyetleri
tasrih : açıkça belirtmek, açıklamak
telvih : gösterme, işaret etme
temaşa : bakma, seyretme
tenvir : aydınlatma, nurlandırma
teşabüh-ü âsâr : eserlerin birbirine benzemesi
tevfik-i hareket : uyumlu hareket
tevhid : birleme; herşeyi bir olan Allah’a verme ve Ona ait kılma
vahdâniyet : Allah’ın birliği, ortağının ve benzerinin olmayışı
zat : kişi
Yükleniyor...