Şöyle ki: 1 يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِىءُ’nun makamı bin iki yüz yetmiş dokuz (1279) olup 2 وَلَوْلَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ kısmı ise, iki tenvin, iki nun sayılmak cihetiyle 1284 ederek, hem elektriğin taammümünün kurbiyetini, hem Resâili’n-Nur’un yakınlığını, hem on dört sene sonra müellifinin velâdetini يَكَادُ kelime-i kudsiyesiyle mânen işaret ettiği gibi, cifirle de tam tamına aynı tarihe tevafukla işaret eder. Mâlumdur ki, zayıf ve ince ipler içtima ettikçe kuvvetleşir, kopmaz bir halat olur. Bu sırra binaen, bu âyetin bu işaretleri birbirine kuvvet verir, teyid eder. Tevafuk tam olmazsa da tam hükmünde olur ve işareti, delâlet derecesine çıkar.

TENBİH: Ben bu âyet-i nuriyenin işaretlerini elektrik ve Resâili’n-Nur’un hatırı için beyan etmedim. Belki bu âyetin i’câz-ı mânevîsinin bir şubesinden bir lem’asını göstermek istedim.

Elhasıl: Bu âyet-i kudsiye sarîh mânâsıyla nur-u İlâhî ve nur-u Kur’ânî ve nur-u Muhammedîyi (a.s.m.) ders verdiği gibi, mânâ-yı işârîsiyle de her asra baktığı gibi, on üçüncü asrın âhirine ve on dördüncü asrın evveline dahi bakar ve dikkatle baktırır. Ve bu iki asrın âhir ve evvellerinde en ziyade nazara çarpan ve en ziyade münasebet-i mâneviyesi bulunan ve bu âyetin umum cümlelerinin muvafakatlerini ve mutabakatlarını en ziyade kazanan elektrikle Resâili’n-Nur olduğundan, doğrudan doğruya mânâ-yı remziyle bakar diye bana kanaat-i kat’iye verdiğinden, çekinmeyerek kanaatimi yazdım. Hata etmişsem, Erhamürrâhimînden rahmetiyle affetmesini niyaz ediyorum. Resâil’in-Nur’un bu âyetin iltifatına liyakatini anlamak isteyen zâtlar hangi risaleye dikkatle baksalar anlarlar. Hiç olmazsa Eskişehir Hapishanesi’nin bir meyvesi olan Otuzuncu Lem’a namındaki altı esmâ-i İlâhiyeye dair altı nükte risalesine, hiç olmazsa o Lem’adan İsm-i Hayy ve Kayyûm’a dair Beşinci ve Altıncı Nüktelere dikkatle baksa, elbette tasdik eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Onun yakıtı ışık verecek kàbiliyettedir…” Nur Sûresi, 24:35.
2 : “…Kendisine ateş dokunmasa bile.” Nur Sûresi, 24:35.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Sekizinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
âyet-i kudsiye : kutsal âyet
âyet-i nuriye : Kur’ân-ı Kerim’in 24. sûresi olan Nur Sûresinin 35. âyeti
beyan : açıklama
binaen : dayanarak
cihet : yön, taraf
delâlet : delil olma, işaret etme
elhasıl : kısaca, özetle
Erhamürrâhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan Allah
Eskişehir Hapishanesi :
esmâ-i İlâhiye : Allah’ın isimleri
i’câz-ı mânevî : mânevî mu’cizelik
içtima : toplanma, bir araya gelme
iltifat : önem ve değer vererek, lütufla hitap ve muamele etme
kanaat-i kat’iye : kesin kanaat
kelime-i kudsiye : kutsal kelime
kurbiyet : yakınlık
lem’a : parıltı, ışık
liyakat : lâyık olma
mâlum : bilinen, belli
mânâ-yı işârî : işaret şeklinde kastedilen mânâ
mânâ-yı remiz : işaret edilen mânâ
mutabakat : uygunluk
muvafakat : uyuşmak, uygunluk
müellif : yazar
münasebet-i mâneviye : mânevî ilişki, bağlantı
nam : ad
nazara çarpmak : dikkat çekmek
niyaz : yalvarma, yakarma
nur-u İlâhî : Allah’ın nuru
nur-u Kur’ânî : Kur’ân’ın nuru
nur-u Muhammedî : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) nuru
nükte : ince ve derin mânâ
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
risale : mektup, küçük çaplı kitap
sarîh : açık
taammüm : yayılma, genelleşme
tenbih : uyarı
tenvin : Arapça gramerinde bir kelimenin sonunu nun gibi okutmak üzere konulan işaret; kelimenin sonuna iki üstün (en), iki esre (in), iki ötre (ün) gelmesi hali
tevafuk : denk gelme, uygunluk
teyid : destekleme, kuvvetlendirme
umum : bütün
velâdet : doğum, dünyaya gelme
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...