Sabri’nin sadâkatinin bir kerametidir.
Ben namazdan sonra bu tetimmeyi yazarken Sıddık Süleyman’ın halefi Emin, Sabri’nin 1 اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا âyetine dair parçayı aldığını ve Ramazan’ın feyzinden onun izahı gibi nurlar istediğini gördüm. Ne yazdığımı Emin’e gösterdim. Hayretle dedi: “Bu hem Sabri’nin, hem Risale-i Nur’un bir kerametidir.”
Bu âyetteki esrarlı muvazene-i Kur’âniyeyi düşünürken, Sûre-i Hûd’daki 2 فَاَمَّا الَّذِينَ شَقُوا fıkrasına karşı 3 وَاَمَّا الَّذِينَ سُعِدُوا فَفِى الْجَنَّةِ’deki muvazene hatıra geldi ve bildirdi ki: Nasıl ki bu ikinci âyet ve birinci fıkra Risale-i Nur’un mesleğine, şakirtlerine tam tamına mânen ve cifirce bakıyor.
Öyle de, 4 فَاَمَّا الَّذِينَ شَقُوا فَفِى النَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ âyeti dahi, Risale-i Nur’un muarızlarına ve düşmanlarına ve onların cereyanlarının mebde’ine ve faaliyet devresine ve müntehâsına cifirle, tevafukla işaret eder. Şöyle ki: 5 يُرِيدُونَ اَنْ يُطْفِؤُا نُورَ اللهِ بِاَفْوَاهِهِمْ gibi âyetlerin bahsinde Birinci Şuâ’da yedi, sekiz âyâtın ehemmiyetle gösterdikleri bin üç yüz on altı (1316) ve yedi (7) tarihi -ki Kur’ân’a karşı olan su-i kasdın mebde’idir- فَاَمَّا الَّذِينَ شَقُوا cifirce aynı tarihi gösteriyor.
Ben namazdan sonra bu tetimmeyi yazarken Sıddık Süleyman’ın halefi Emin, Sabri’nin 1 اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا âyetine dair parçayı aldığını ve Ramazan’ın feyzinden onun izahı gibi nurlar istediğini gördüm. Ne yazdığımı Emin’e gösterdim. Hayretle dedi: “Bu hem Sabri’nin, hem Risale-i Nur’un bir kerametidir.”
Bu âyetteki esrarlı muvazene-i Kur’âniyeyi düşünürken, Sûre-i Hûd’daki 2 فَاَمَّا الَّذِينَ شَقُوا fıkrasına karşı 3 وَاَمَّا الَّذِينَ سُعِدُوا فَفِى الْجَنَّةِ’deki muvazene hatıra geldi ve bildirdi ki: Nasıl ki bu ikinci âyet ve birinci fıkra Risale-i Nur’un mesleğine, şakirtlerine tam tamına mânen ve cifirce bakıyor.
Öyle de, 4 فَاَمَّا الَّذِينَ شَقُوا فَفِى النَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ âyeti dahi, Risale-i Nur’un muarızlarına ve düşmanlarına ve onların cereyanlarının mebde’ine ve faaliyet devresine ve müntehâsına cifirle, tevafukla işaret eder. Şöyle ki: 5 يُرِيدُونَ اَنْ يُطْفِؤُا نُورَ اللهِ بِاَفْوَاهِهِمْ gibi âyetlerin bahsinde Birinci Şuâ’da yedi, sekiz âyâtın ehemmiyetle gösterdikleri bin üç yüz on altı (1316) ve yedi (7) tarihi -ki Kur’ân’a karşı olan su-i kasdın mebde’idir- فَاَمَّا الَّذِينَ شَقُوا cifirce aynı tarihi gösteriyor.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Ölü iken...” En’âm Sûresi, 6:122.
2 : “Şakîlere gelince...” Hûd Sûresi, 11:106.
3 : “Saidlere gelince, onlar da Cennette kalacaklardır.” Hûd Sûresi, 11:108.
4 : “Şakîlere gelince, Cehennem ateşinde eşeğin anırması gibi nefes alıp verirler.” Hûd Sûresi, 11:106.
5 : “Allah’ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler.” Tevbe Sûresi, 9:32.
2 : “Şakîlere gelince...” Hûd Sûresi, 11:106.
3 : “Saidlere gelince, onlar da Cennette kalacaklardır.” Hûd Sûresi, 11:108.
4 : “Şakîlere gelince, Cehennem ateşinde eşeğin anırması gibi nefes alıp verirler.” Hûd Sûresi, 11:106.
5 : “Allah’ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler.” Tevbe Sûresi, 9:32.
Önceki Risale: On Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Sekizinci Şuâ



