Eğer şeddeli م, iki م sayılsa bin üç yüz elli yedi (1357), eğer şeddeli ل, iki ل sayılsa bin üç yüz kırk yedi (1347) ki, bu asrın tâğiyâne faaliyet tarihidir. Her iki şeddeli ikişer sayılsa bin üç yüz seksen yedi (1387) ki,
1 لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللهُ dehşetli bir cereyanın müntehâsı tarihi olmak ihtimali var. 2 فَفِى النَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ ise bin üç yüz altmış bir (1361), eğer فَفِى النَّارِ ’deki okunmayan ى sayılmazsa bin üç yüz elli bir (1351) tarihini, eğer şeddeli ن, asıl itibariyle bir , ل bir ن sayılsa yine bin üç yüz otuz bir (1331) tarihini ve Harb-i Umumî âfetinin feryad u fîzar içindeki yangınını göstererek Cehennem ateşinde zefir ve şehîk eden ehl-i şekavetin azabını haber verip, ehl-i imanı fitnelere düşüren şakîlerin hem dünyada, hem âhirette cezalarına işaret eder. Aynen öyle de, bu asra da zâhiren bakan, esrarlı olan Sûre-i 3 وَالسَّمَاۤءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ den şu âyetin اِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ4 ifadesi gibi hem İstanbul’un iki harîk-ı kebîri, hem Harb-i Umumînin dehşetli yangınını Cehennem azabı gibi o fitnenin bir cezasıdır diye işaret eder.
Elhasıl: Bu âyet her asra baktığı gibi bu asra daha ziyade nazar-ı dikkati celb etmek için cifirce bu asrın üç dört devresinin tarihlerine ve hâdiselerine işaret ve mânâsının suretiyle ve tarz-ı ifadesiyle iki cereyanın keyfiyetlerine ve vaziyetlerine ima eder. Sabri’nin mektubu yolda iken ve gelmeden evvel o mektubun mânevî tesiriyle bu âyeti ve
5 اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا âyetiyle beraber düşünürken hatırıma geldi.
1 لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللهُ dehşetli bir cereyanın müntehâsı tarihi olmak ihtimali var. 2 فَفِى النَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ ise bin üç yüz altmış bir (1361), eğer فَفِى النَّارِ ’deki okunmayan ى sayılmazsa bin üç yüz elli bir (1351) tarihini, eğer şeddeli ن, asıl itibariyle bir , ل bir ن sayılsa yine bin üç yüz otuz bir (1331) tarihini ve Harb-i Umumî âfetinin feryad u fîzar içindeki yangınını göstererek Cehennem ateşinde zefir ve şehîk eden ehl-i şekavetin azabını haber verip, ehl-i imanı fitnelere düşüren şakîlerin hem dünyada, hem âhirette cezalarına işaret eder. Aynen öyle de, bu asra da zâhiren bakan, esrarlı olan Sûre-i 3 وَالسَّمَاۤءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ den şu âyetin اِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ4 ifadesi gibi hem İstanbul’un iki harîk-ı kebîri, hem Harb-i Umumînin dehşetli yangınını Cehennem azabı gibi o fitnenin bir cezasıdır diye işaret eder.
Elhasıl: Bu âyet her asra baktığı gibi bu asra daha ziyade nazar-ı dikkati celb etmek için cifirce bu asrın üç dört devresinin tarihlerine ve hâdiselerine işaret ve mânâsının suretiyle ve tarz-ı ifadesiyle iki cereyanın keyfiyetlerine ve vaziyetlerine ima eder. Sabri’nin mektubu yolda iken ve gelmeden evvel o mektubun mânevî tesiriyle bu âyeti ve
5 اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا âyetiyle beraber düşünürken hatırıma geldi.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Gaybı hakkıyla ancak Allah bilir.
2 : “…Cehennem ateşinde eşeğin anırması gibi nefes alıp verirler.” Hûd Sûresi, 11:106.
3 : “Yemin olsun burçlarla dolu gökyüzüne.” Bürûc Sûresi, 85:1.
4 : “Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara eziyet eden, sonra tevbe de etmemiş olan kimseler için Cehennem azâbıyla beraber bir başka yangın azâbı daha vardır.” Bürûc Sûresi, 85:10.
5 : “Ölü iken...” En’âm Sûresi, 6:122.
2 : “…Cehennem ateşinde eşeğin anırması gibi nefes alıp verirler.” Hûd Sûresi, 11:106.
3 : “Yemin olsun burçlarla dolu gökyüzüne.” Bürûc Sûresi, 85:1.
4 : “Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara eziyet eden, sonra tevbe de etmemiş olan kimseler için Cehennem azâbıyla beraber bir başka yangın azâbı daha vardır.” Bürûc Sûresi, 85:10.
5 : “Ölü iken...” En’âm Sûresi, 6:122.
Önceki Risale: On Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Sekizinci Şuâ



