Yirmi dokuzuncu âyetin sehvine dair tafsilât
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Küçük bir sehivden kuvvetli bir işaret-i gaybiye gördüm. Ondan bildim ki, o sehiv bunun içinmiş. Şöyle ki: Birinci Şuâ olan İşârât-ı Kur’âniyenin, yirmi dokuzuncu âyet Sûre-i İbrahim’in başında,1 الۤرٰ كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلٰى النُّورِ بِاِذْنِ رَبِّهِمْ içinde 2 اِلٰى النُّورِ بِاِذْنِ رَبِّهِمْ cümlesine makam-ı cifrîsi sehven “Bin üç yüz otuz dört (1334) ederek Risale-i Nur’un fâtihası olan İşârâtü’l-İ’câz tefsirinin zuhuru ve tab’ı tarihine tevafukla bakar” denilmiş. Halbuki, melfuz harflerinin makamı bin üç yüz otuz dokuz (1339) olup o tefsirin fevkalâde iştiharı ve Dârü’l-Hikmet tarafından ekser müftülere gönderilen nüshalar, müteaddit ve maddî ve mânevî inkılâpların sarsıntılarından vikaye noktasında -çok emâreler ve müftülerin itirafıyla- birer kal’a ve ekser müftülerin ellerinde birer elmas kılıç hükmüne geçmeleri tarihine tevafukla takdirkârâne bakar. Okunmayan iki elif (ا) sayılsa, bin üç yüz kırk bir (1341) edip Risale-i Nur’un mebde’-i zuhuruna tam tamına tevafukla bakar.
Bu küçük sehiv şöyle bir mânâyı birden kuvvetli ihtar etti ki: O Sûre-i İbrahim’in (a.s.) başındaki âyetin Risale-i Nur’a remzen bakan yalnız onun dört cümlesi değil, belki o birinci sahife âhirine kadar münasebât-ı mâneviye cihetinde bir mânâ-yı remziyle, efrad-ı kesiresi içinde Risale-i Nur’a gizli bir hususiyetle îma eder, remzen bakar. Ben şimdilik o hakikat-i remziyeyi beyan edemem. Yalnız kısa bir işaret edilecek.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Elif lâm râ. Bu bir kitap ki, insanları Rablerinin izniyle zulümattan (karanlıklardan) nura çıkarman için onu sana indirdik.” İbrahim Sûresi, 14:1.
2 : “…İnsanları Rablerinin izniyle inkâr karanlıklarından îman nûruna…” İbrahim Sûresi, 14:1.
2 : “…İnsanları Rablerinin izniyle inkâr karanlıklarından îman nûruna…” İbrahim Sûresi, 14:1.
Önceki Risale: On Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Sekizinci Şuâ
Bölümler
- Birinci Âyet
- İkinci Âyet
- Üçüncü Âyet
- Dördüncü Âyet
- Beşinci Âyet
- Altıncı Âyet
- Yedinci Âyet
- Sekizinci Âyet
- Dokuzuncu Âyet
- Onuncu Âyet
- On Birinci Âyet
- On İkinci Âyet
- On Üçüncü Âyet
- On Dördüncü Âyet
- On Beşinci Âyet
- On Altıncı Âyet
- On Yedinci Âyet
- On Sekizinci Âyet
- On Dokuzuncu Âyet
- Yirminci Âyet
- Yirmi Birinci Âyet
- Yirmi İkinci Âyet
- Yirmi Üçüncü Âyet
- Yirmi Dördüncü Âyet
- Yirmi Beşinci Âyet
- Yirmi Altıncı Âyet
- Yirmi Yedinci Âyet
- Yirmi Sekizinci Âyet
- Yirmi Dokuzuncu Âyet