Elhâsıl; herbir ağacın evveli, öyle bir sandukça ve program, ve âhiri, öyle bir târifename ve nümune; ve zahiri, öyle bir musannâ hulle ve bir münakkaş libas; ve bâtını, öyle bir fabrika ve destgâhtır ki, bu dört cihet öyle birbirine bakıyorlar.

Ve dördün mecmuundan öyle bir sikke-i âzam, belki bir ism-i âzam tezahür eder ki, bilbedahe, bütün kâinatı idare eden bir Sâni-i Vâhid-i Ehadden başkası o işleri yapamaz.

Ve ağaç gibi her zîhayatın evveli, âhiri, zâhiri, bâtını birer sikke-i tevhid, birer hâtem-i vahdet, birer mühr-ü ehadiyet, birer turra-i vahdâniyet taşıyor.

İşte, bu üç misaldeki ağaca kıyasen, bahar dahi çok çiçekli bir ağaçtır. Güz mevsiminin eline emanet edilen tohumlar, çekirdekler, kökler, ism-i Evvelin sikkesini; ve yaz mevsiminin kucağına dökülen, eteğini dolduran meyveler, hububat ve sebzevatlar ism-i Âhir’in hâtemini ve bahar mevsimi, hûri’l-în misillü birbiri üstüne giydiği sündüs-misâl hulleler ve yüzbin nakışlarla süslenmiş fıtrî libaslar ism-i Zâhirin mührünü ve baharın içinde ve zeminin batnında işleyen Samedânî fabrikalar ve kaynayan rahmânî kazanlar ve yemekleri pişirttiren Rabbânî matbahlar, ism-i Bâtının turrasını taşıyorlar.

Hattâ herbir nevi -meselâ, nev-i beşer- dahi bir ağaçtır. Kökü ve çekirdeği mazide ve semereleri, neticeleri müstakbelde olarak hayat-ı cinsiye ve bekà-yı nev’î içinde gayet muntazam kanunların bulunması gibi, hâl-i hazır vaziyeti dahi, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiye düsturlarının hükmü altında bir sikke-i tevhid ve zâhirî karışıklıklar altında gizli, muntazam bir hâtem-i vahdet ve müşevveş ahvâl-i beşeriye altında mukadderat-ı hayatiye denilen kaza ve kaderin düsturlarının hükmü altında bir mühr-ü vahdâniyet taşıyor.
• • •
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
âzâ : uzuvlar, organlar
bâtın : bir şeyin görünmeyen yönü
batnında : içinde
bilbedâhe : ap açık bir şekilde
cihet : şekil, yön
destgâh : tezgâh
ecza : bir bütünü oluşturan parçalar, kısımlar
elhâsıl : özetle, sonuç olarak
fıtrî : doğal
gayet : son derece
hâtem : mühür
hâtem-i vahdet : Allah’ın birlik mührü
hububat : tohumlar, taneli bitkiler
hulle : Cennet elbisesi
hûri’l-în : güzel gözlü Cennet kızı
intizam : düzen
ism-i Âhir : Allah’ın her herşeyin sonunu hayırlı ve verimli sonuçlarla donattığını ifade eden ismi
ism-i âzam : Cenab-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olan ismi
ism-i Bâtın : Allah’ın herbir varlığın iç yüzünü mükemmel bir şekilde yarattığını bildiren ismi
ism-i Evvel : Allah’ın her şeyin başlangıcını ince plânlarla düzenlediğini bildiren ismi
ism-i Zâhir : Allah’ın varlığının eserleriyle ve delileriyle aşikâr ve görünür olduğunu ifade eden ismi
kamet : boy, endam
kaside : büyükleri övmek için yazılan uzunca şiir
libas : elbise
mânidar : mânâlı, anlamlı
mecmu : bütün, genel
misillü : gibi, benzeri
mizan : ölçü, terazi
musannâ : san’atla yapılmış
mühr-ü ehadiyet : Allah’ın birliğinin herbir varlıkta ayrı ayrı tecellî ettiğini gösteren mühür
münakkaş : nakışlarla süslenmiş
nümune : örnek, misal
sandukça : küçük sandık
Sâni-i Vâhid-i Ehad : her şeyi san’atla yaratan, birliği herşeyi kaplayan ve herbir şeyde görünen Allah
sebzevât : sebzeler
sikke : damga
sikke-i âzam : büyük mühür
sikke-i tevhid : herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren işaret, mühür
suret : biçim, şekil
sühulet : kolaylık
sündüs-misal : dokunuşunda altın, gümüş tellerin de bulunduğu bir tür ipekli kumaş gibi
taksim : bölüştürme, paylaştırma
tarifename : bir şeyin yapılışını, kullanılışını anlatan yazı
tedbir : yönetme, önlem alma
tedvir : döndürme, idare etme
teşkil : bir araya getirme
tevzi : dağıtma
tezahür etmek : görünmek, ortaya çıkmak
turra-i vahdâniyet : Allah’ın Zâtının birliğini ve tekliğini gösteren mühür
zâhir : açık, gözle görünür
zemin : yer
zîhayat : canlı, hayat sahibi
ahvâl-i beşeriye : insanların halleri, durumları
bekà-yı nev’ : bir canlı türünün varlığını sürdürmesi
düstur : kural, prensip
gayet : son derece
hâl-i hazır : şimdiki zaman
hâtem-i vahdet : Allah’ın herşeyi bir elden yönettiğini gösteren birlik mührü
hayat-ı cinsiye : aynı alt türdeki varlıkların hayatı
hayat-ı içtimaiye : toplum hayatı
hayat-ı şahsiye : kişisel hayat
ism-i Bâtın : Allah’ın herbir varlığın iç yüzünü mükemmel bir şekilde yarattığını bildiren ismi
kader : Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce bilmesi, takdir etmesi, plânlaması
matbah : mutfak
mazi : geçmiş zaman
mukadderât-ı hayatiye : kader kalemiyle yazılmış hayat programları
muntazam : düzenli, intizamlı
mühr-ü vahdâniyet : Allah’ın zâtını ve benzersiz oluşunu gösteren mühür
müstakbel : gelecek
müşevveş : karışık, düzensiz
nev’ : tür, çeşit
nev-i beşer : insanlar
Rabbanî : herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah’a ait
Rahmanî : rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah tarafından gönderilen
Samedânî : hiçbir şeye muhtaç olmayıp herşeyin kendisine muhtaç olduğu Allah’a ait olan
semere : meyve, netice
sikke-i tevhid : herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren işaret, damga
turra : özel bir biçimi olan işaret, padişah mührü
zahirî : dış görünüşte olan
Yükleniyor...