Ve o nev’ ve tâife kitabına dahi, onun kâtibini göstermek, bildirmek için ferdleri adedince hâtemler basılmış. Ve o bahçe fermanına, onun sultanını tanıttırmak, tarif etmek için o bağ içinde bulunan nebat, ağaç, hayvan sayısınca sikkeler basılmış.

Hattâ herbir ağacın mebde’inde ve müntehasında ve üstünde ve içinde
1 هُوَ اْلأَوَّلُ وَاْلاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ isimlerinin işaret ettikleri dört sikke-i tevhid var.

• İsm-i Evvel ile işaret edildiği gibi, herbir meyvedar ağacın menşe-i aslîsi olan çekirdek HAŞİYE öyle bir sandukçadır ki, o ağacın programını ve fihristesini ve plânını; ve öyle bir destgâhtır ki, onun cihazatını ve levazımatını ve teşkilâtını ve öyle bir makinedir ki, onun iptidadaki incecik vâridatını ve lâtifâne masârifini ve tanzimatını taşıyor.

• Ve ism-i Âhir’le işaret edildiği gibi, herbir ağacın neticesi ve meyvesi öyle bir tarifenamedir ki, o ağacın eşkâlini ve ahvâlini ve evsafını, ve öyle bir beyannamedir ki, onun vazifelerini ve menfaatlerini ve hassalarını; ve öyle bir fezlekedir ki, o ağacın emsalini ve ensâlini ve nesl-i âtisini o meyvenin kalbinde bulunan çekirdeklerle beyan ediyor, ders veriyor.

• Ve ism-i Zâhir ile işaret edildiği gibi, her ağacın giydiği suret ve şekil, öyle musannâ ve münakkaş bir hulledir, bir libastır ki, o ağacın dal ve budak ve âzâ ve eczasıyla tam kàmetine göre biçilmiş, kesilmiş, süslendirilmiş. Ve öyle hassas ve mizanlı ve mânidardır ki, o ağacı bir kitap, bir mektup, bir kaside suretine çevirmiştir.

• Ve ism-i Bâtın ile işaret edildiği gibi, her ağacın içinde işleyen destgâh öyle bir fabrikadır ki, o ağacın bütün ecza ve âzâsını teşkil ve tedvir ve tedbirini gayet hassas mizanla ölçtüğü gibi, bütün ayrı ayrı âzâlarına lâzım olan maddeleri ve rızıkları, gayet mükemmel bir intizam altında sevk ve taksim ve tevzi ile beraber akılları hayret içinde bırakan şimşek çakmak gibi bir sür’at ve saati kurmak gibi bir sühulet ve bir orduya arş demek gibi bir birlik ve beraberlik ile o hârika fabrika işliyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “O Evveldir, Âhirdir, Zâhirdir, Bâtındır.” Hadid Sûresi, 57:3.
HAŞİYE : Eski zamandan beri darb-ı mesel olarak umumun dilinde ve lisan-ı nâsta gezen şu “çekirdekten yetişme” sözü, bu risalenin müellifine bir işaret-i gaybiye-i örfiye denilebilir. Çünkü Risale-i Nur hâdimi olan şahıs, Kur’ân’ın feyziyle, çekirdek ve çiçekte tevhid için iki mirac-ı mârifet keşfederek, tabiiyyunları boğan aynı yerde âb-ı hayat bulmuş ve çekirdekten hakikate ve nur-u mârifete yetişmiş. Ve bu iki şeyin Risale-i Nur’da ziyade tekrarları bu hikmete binaendir.
Önceki Risale: İkinci Makam / Sonraki Risale: Hatime
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âb-ı hayat : hayat suyu
ahvâl : haller, durumlar
beyan etmek : açıklamak
beyanname : açıklama belgesi
cihazat : cihazlar, donanım
darb-ı mesel : atasözü
destgâh : tezgâh
emsal : benzer olanlar
ensâl : nesiller
eşkâl : şekiller, biçimler
evsâf : vasıflar, nitelikler
ferman : emir, buyruk
feyz : manevi gıda, ilim
fezleke : netice, özet
fihriste : içindekiler, indeks
hâdim : hizmetçi
hassa : nitelik, özellik
haşiye : dipnot
hâtem : mühür, damga
hikmet : fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması
hulle : Cennet elbisesi
iptida : başlangıç
ism-i Âhir : Allah’ın her şeyden sonra var olacağını ve sonu olmadığını ifade eden ismi
ism-i Bâtın : Allah’ın herbir varlığın iç yüzünü mükemmel bir şekilde yarattığını bildiren ismi
İsm-i Evvel : Allah’ın her şeyden önce var olduğunu, Kendinden öncesi olmadığını gösteren ismi
ism-i Zâhir : Allah’ın varlığının eserleriyle ve delileriyle aşikâr ve görünür olduğunu ifade eden ismi
işaret-i gaybiye-i örfiye : herkes tarafından bilinen gayba dair bir işaret
kâtib : yazar
keşfetmek : gizli bir şeyi açığa çıkarmak
lâtifâne : güzel, hoş bir şekilde
levâzımât : bir işin gerçekleşmesi için gerekli olan şeyler
libas : elbise
lisan-ı nâs : insanların dili
mebde’ : başlangıç
menşe-i aslî : asıl kökü
meyvedar : meyve veren
mirac-ı marifet : Allah’ı isim ve sıfatlarıyla tanıyıp bilme gibi yüce bir makama çıkma
musannâ : san’atla yapılmış
müellif : yazar
münakkaş : nakışlanmış, süslenmiş
müntehâ : bir şeyin en uç noktası
nebat : bitki
nesl-i âti : gelecek nesil
nev’ : tür
nur-u marifet : Allah’ı bilme ve tanımayla ortaya çıkan nur, aydınlık
risale : Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi
sandukça : küçük sandık
sikke : mühür
sikke-i tevhid : herşeyin bir olan Allah’a ait oludğunu gösteren mühür
suret : biçim, şekil
tabiiyyun : tabiatı yaratıcı olarak kabul edenler, materyalistler
taife : grup, topluluk
tanzimat : düzenlemeler
tarifename : bir şeyin bütün özelliklerini tanıtan yazı
teşkilât : bir şeyin meydana gelmesi için gerekli şeyler
tevhid : birleme, Allah’ı bir olarak bilme ve ilân etme
vâridat : gelirler
ziyade : çok
Yükleniyor...