Ve bu kâinatın Sahibi (celle celâluhu) o şahsiyet-i mâneviye-i Muhammediyeyi (a.s.m.) saltanat-ı rububiyetine bir yüksek dellâl ve kâinat tılsımının ve hilkat muammasının bir doğru keşşafı ve lütuf ve rahmetinin bir parlak misali ve şefkat ve muhabbetinin bir beliğ lisanı ve âlem-i bâkideki hayat-ı daime ve saadet-i ebediyenin en kuvvetli müjdecisi ve elçilerinin en son ve en büyük bir resul eylemiş. Acaba bu mahiyetteki bir hakikate kanaat etmeyen veya ehemmiyet vermeyen, ne derece hasâret ve hata ve belâhet ve cinayet ettiğini kıyas edilsin!

İşte, namazdaki Fâtiha, nasıl İkinci Kısımda işârâtıyla, teşehhüdde
1 اَشْهَدُ اَنْ لاَۤ إِلٰهَ إِلاَّ اللّٰهُ'taki hakikat-ı tevhid dâvâsına kat’î hüccetleri gösterir, hadsiz imzalar basar; bu Üçüncü Kısımda dahi yine teşehhüdde
2 وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ'ta hakikat-i risalet dâvâsına kuvvetli şahitleri getirip nihayetsiz tasdik imzalarını bastırır.

Yâ Erhamerrâhimîn, bu Resul-i Ekremin (a.s.m.) hürmetine, bizi onun şefaatine mazhar ve sünnetinin ittibaına muvaffak ve dâr-ı saadette onun âl ve ashâbına komşu eyle! Âmin, âmin, âmin.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلَيْهِ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ بِعَدَدِ حُرُوفِ الْقُرْاٰنِ الْمَقْرُوءَةِ وَالْمَكْتوُبَةِ اٰمِينَ 3

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 4
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet ederim.
2 : Ve Muhammed’in (a.s.m.) Allah’ın resulü olduğuna şehadet ederim.
3 : Allahım, ona ve âl ve ashabına, okunan ve yazılan bütün Kur’ân harfleri adedince salât ve selâm et.
4 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.” Bakara Sûresi, 2:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âl : aile, soy, nesep
âlem-i bâki : devamlı ve kalıcı olan âhiret âlemi
âmin : Allah’ım kabul eyle
ashâb : Sahabîler; Hz. Peygamber’i (a.s.m.) dünya gözüyle gören ve onun yolundan giden Müslümanlar
belâhet : aptallık, ahmaklık
beliğ : maksadını noksansız ve güzel sözlerle anlatabilen
celle celâlühü : Allah’ın şanı yücedir
dar-ı saadet : mutluluk yurdu
dellâl : davetçi, ilân edici
Fâtiha : Kur’ân’ın ilk sûresi olan Fatiha Sûresi
hadsiz : sınırsız
hakikat-ı tevhid : herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma hakikati, gerçeği
hakikat-i risalet : peygamberlik, elçilik gerçeği
hasâret : zarar, kayıp
hayat-ı daime : devamlı hayat
hilkat : yaratılış
hüccet : güçlü delil, kanıt
işârât : işaretler
ittiba : tabi olma, uyma
kanaat : inanma, yetinme
keşşaf : keşf edici, açığa çıkarıcı
lisan : dil
lütuf : iyilik, ihsan
mahiyet : asıl, esas, nitelik
mazhar : erişme, nail olma
misal : örnek
muamma : anlamı gizli ve zor anlaşılır şey
muhabbet : sevgi
muvaffak : başarılı
nihayetsiz : sonsuz
rahmet : şefkat, merhamet
resul : elçi, peygamber
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk
saltanat-ı Rububiyet : rablığın egemenliği, Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması
sünnet : Peygamberimizin söz, emir ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
şahsiyet-i mâneviye-i Muhammediye : Hz. Muhammed’in mânevî şahsiyeti
şefaat : af için aracılık
şefkat : acıma, merhamet
teşehhüd : namazlarda “Tehiyyat”ı okuma ve oturma
tılsım : sır, gizem
yâ Erhamerrâhimîn : ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah
Yükleniyor...