Ve on dört asırda hergün ümmetinin bütün hasenatlarının bir mislini kazanmasının ve hayat-ı içtimaiye ve mâneviye-i beşeriyedeki âsârının delâletiyle, nev-i beşere en yüksek reis ve mukteda ve üstad yapması; ve onu büyük ve kudsî vazifelerle beşerin imdadına gönderip rahmet, hikmet, adalet, gıda, hava, , ziya derecesinde insanları onun dinine, şeriatına, İslâmiyetteki hakikatlerine muhtaç HAŞİYE yapması ile on iki küllî ve kat’î hüccetlerle risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) kudsî şehadet ettiği halde, acaba hiç mümkün müdür ki, sinek kanadının ve bir çiçeğin tanziminden lâkayt kalmayan bu Kâinat Sahibinin bu derece küllî ve geniş şehadetlerine mazhar olan risalet-i Muhammediye (a.s.m.), kâinatın nevî bir güneşi olmasın?

İşte bu on beş küllî şehadetler, herbiri pekçok şehadetleri, hattâ Üçüncü Şehadet, mu’cizat lisanıyla bin şehadeti ihtiva edip öyle bir kat’iyetle ve kuvvetle 1 اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ olan dâvâyı ispat ve tahakkukunu ve kıymetini ve ehemmiyetini ilân etmiş ki, hergün beş defa âlem-i İslâm, yüzer milyon lisanlarla teşehhüdde o dâvâyı kâinata ilân ettiği gibi; o dâvânın esası olan hakikat-i Muhammediye (a.s.m.), kâinatın çekirdek-i aslîsi, bir sebeb-i hilkati ve en mükemmel meyvesi olduğunu milyarlar ehl-i iman tereddütsüz tasdik ederek kabul etmişler.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Ben, bu ihtiyarlığım ve perişaniyetim içinde, zât-ı Muhammediyenin (a.s.m.) getirdiği erzak-ı mâneviyenin milyondan birisini hissettim. Elimden gelseydi, milyonlar lisanla salâvatlarla ona teşekkür edecektim. Şöyle ki: Ben firaktan, zevâlden çok inciniyorum. Halbuki, sevdiğim dünya ve dünyeviyeler, mufarakatla beni bırakıp gidiyorlar. Ben de gideceğimi biliyorum. Bu pek elîm ve canhıraş meyusiyete karşı, birden saadet-i ebediye ve hayat-ı bâkiye müjdesini zât-ı Ahmediyeden (a.s.m.) işitmekle kurtuluyorum ve tam teselli buluyorum. Hattâ teşehhüdde, اَلسَّلاٰمُ عَلَيْكَ يَا اَيُّهَا النَّبِىُّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبِرَكَاتُهُ (Ey Peygamber, Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun.) dediğimde, ona hem biat, hem memuriyetine teslim ve itaat, hem vazifesini tebrik, hem bir nevi teşekkür ve saadet-i ebediye müjdesine bir mukabeledir ki, Müslümanlar, hergün beş defa bu selâmı yaparlar.
1 : Muhammed’in (a.s.m.) Allah’ın resulü olduğuna şehadet ederim.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i İslâm : İslâm dünyası
âsar : eserler, izler
biat : bağlılık yemini
canhıraş : dayanılmayacak derecede acı ve keder veren
çekirdek-i aslî : asıl çekirdek, tohum
delâlet : delil olma, işaret etme
dünyeviye : dünyaya ait şey
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
elîm : acı ve sıkıntı veren
erzak-ı mâneviye : mânevî rızıklar
firak : ayrılık
hakikat-i Muhammediye : Hz. Muhammed’in hakikati, mânevî şahsiyeti
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hayat-ı bâkiye : devamlı ve kalıcı olan âhiret hayatı
hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat
hikmet : fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması
hüccet : delil, kanıt
ihtivâ : içerme, içine alma, kapsama
kudsî : yüce, mukaddes
küllî : genel, kapsamlı
lâkayt : duyarsız, ilgisiz
lisan : dil
: su
mâneviye-i beşeriye : insanlığın mânevî dünyası
mazhar : erişme, nail olma
meyusiyet : ümitsizlik
mu’cizât : mu’cizeler; Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü hal ve hareketler
mufarakat : ayrılık
mukabele : karşılık
muktedâ : kendisine uyulan, imam
nev-i beşer : insanlar
nevi : çeşit, tür
perişâniyet : perişanlık
rahmet : şefkat, merhamet
reis : başkan
risalet-i Muhammediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği, elçiliği
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk
salâvat : Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duası
sebeb-i hilkat : yaratılış sebebi
şehadet : şahitlik, tanıklık
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâmiyet
tahakkuk : gerçekleşme
teşehhüd : namazların çift rekatlarında “Tahiyyat”ı okuyuncaya kadar oturmak
zât-ı Muhammediye/Zât-ı Ahmediye : Peygamberimiz Hz. Muhammed’in zâtı, şahsiyeti
zevâl : geçip gitme, kaybolma
ziya : ışık
Yükleniyor...