Elbette ve elbette bedahetle, şüphesiz, kat’iyetle, vücub ve zaruret ve lüzum derecesinde ispat eder ki, o herbir masnua bütün zerrat ve eczasıyla ve suret ve mahiyetiyle bir Kadîr-i Mutlakın irade ve meşîetiyle ve ihtiyar ve kastıyla o mahsus, mükemmel vaziyet veriliyor. Ve herşeye şâmil bir iradenin taht-ı hükmündedir. Ve bu tek masnuun bu şüphesiz tarzda irade-i İlâhiyeye delâleti gösteriyor ki, bütün masnuât, hadsiz, nihayetsiz ve güneş ve gündüz gibi zâhir bir kat’iyette, herşeye şâmil irade-i İlâhiyeye, adetlerince şehadetler ve bir Kadîr-i Mürîdin vücub-u vücuduna hadsiz hüccetlerdir.

Hem ilm-i İlâhînin sabıkan mezkûr bütün delilleri, aynen iradenin dahi delilleridir. Çünkü, ikisi kudretle beraber iş görüyorlar. Biri birisiz olmaz. Herbir nev’in ve cinsin efradı, âzâ-i nev’iye ve cinsiyede tevafukları nasıl delâlet eder ki Sâni’leri birdir, vâhiddir, ehaddir; öyle de: Yüzlerinin simaları hikmetli bir tarzda, birbirinden fârikalı ve ayrı olması kat’î delâlet eder ki; o Sâni-i Vâhid-i Ehad, bir Fâil-i Muhtardır. İrade ve ihtiyar ve meşîet ve kast ile herşeyi yaratır.

İşte, iradeye dair tek ve küllî bir delili beyan eden mezkûr Arabî fıkranın kısaca meâlinin tercümesi bitti. İradeye dair pek çok mühim nükteleri, ilim meselesi gibi yazmak niyet etmiştim. Fakat semli hastalık dimağıma tam yorgunluk verdiği için başka vakte tehir edildi.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Arabî : Arapça
âzâ-i nev’iye ve cinsiye : aynı tür ve aynı cinsin ortak organları
beyan : açıklama
delâlet : delil olma, işaret etme
dimağ : beyin
ecza : kısımlar, bölümler
efrad : fertler, bireyler
Fâil-i Muhtar : dilediğini yapmakta serbest olan, kendi istek ve iradesi ile iş gören Fâil, Allah
fârika : ayırıcı özellik; birbirine benzememe özelliği
hadsiz : sonsuz, sınırsız
hüccet : güçlü delil, kanıt
ihtiyar : irade, dileme, tercih
ilm-i İlâhî : Allah’ın herşeyi kuşatan ilmi
irade-i İlâhiye : Allah’ın iradesi, dilemesi
Kadîr-i Mutlak : herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kudret sahibi Allah
Kadîr-i Mürîd : her şeye gücü yeten ve istediği şeyi yapan Allah
kat’î : kesin olarak
kat’iyet : kesinlik
kudret : güç ve iktidar
küllî : genel, kapsamlı
mahiyet : asıl, esas, öz nitelik
mahsus : özel, özgü
masnu : san’at eseri, varlık
masnuat : sanat eseri varlıklar
meâl : açıklama, anlam
meşîet : dileme, irade, istek
mezkûr : anılan, sözü geçen
nev’i : çeşit, tür
nihayetsiz : sonsuz
nükte : ince ve derin anlamlı söz
sabıkan : bundan önce
Sâni-i Vâhid-i Ehad : birliği herşeyi kapladığı gibi herbir şeyde de görülen ve her şeyi san’atla yaratan Allah
sem : zehir
sima : yüz, çehre
suret : biçim, şekil
şamil : içine alan, kapsamlı
şehadet : şahitlik, tanıklık
taht-ı hükmünde : hükmü altında
tehir edilme : ertelenme, sonraya bırakılma
tevafuk : uygunluk
vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu oluşu, var olmak için bir sebebe muhtaç olmaması
zâhir : açık, âşikar
zerrat : zerreler, atomlar
Yükleniyor...