Biz dahi onların adedince Allahu ekber deriz. Ve şu âyetin dâvâsını bütün kuvvet ve kanaatimizle tasdik ve hükmü, ayn-ı hak ve nefs-i hakikat olduğuna hadsiz hüccetlerle şehadet ederiz.

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 1
اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى مَنْ اَرْسَلْتَهُ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ وَالْحَمْدُ ِللّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ 2
• • •
“Risale-i Nur nedir ve hakikatler muvacehesinde Risale-i Nur ve tercümanı ne mahiyettedirler?” diye bir takriznâmedir.

Her asır başında hadîsçe geleceği tebşir edilen dinin yüksek hâdimleri, emr-i dinde mübtedi’ değil, müttebidirler. Yani, kendilerinden ve yeniden bir şey ihdas etmezler, yeni ahkâm getirmezler. Esasat ve ahkâm-ı diniyeye ve sünen-i Muhammediyeye (a.s.m.) harfiyen ittibâ yoluyla dini takvim ve tahkim ve dinin hakikat ve asliyetini izhar ve ona karıştırılmak istenilen ebâtılı ref’ ve iptal ve dine vâki tecavüzleri red ve imha ve evâmir-i Rabbâniyeyi ikame ve ahkâm-ı İlâhiyenin şerafet ve ulviyetini izhar ve ilân ederler. Ancak tavr-ı esâsiyi bozmadan ve ruh-u aslîyi rencide etmeden, yeni izah tarzlarıyla, zamanın fehmine uygun yeni ikna usulleriyle ve yeni tevcihat ve tafsilât ile îfa-i vazife ederler.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.” Bakara Sûresi, 2:32.
2 : Allah’ım! Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin zâta salât ve selam et. Hamd âlemlerin Rabbine mahsustur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahkâm : hükümler
ahkâm-ı diniye : dinin hükümleri
ahkâm-ı İlâhiye : Allah’ın hükümleri
Allahu ekber : “Allah en büyüktür”
asır : yüzyıl
asliyet : asıl oluş
ayn-ı hak : hakkın, doğrunun ta kendisi
ebâtıl : bâtıl ve boş şeyler
emr-i din : din işleri
esâsât : esaslar, temeller
evâmir-i Rabbâniye : bütün varlıkları yaratılış gayelerine göre terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutan Allah’ın emirleri
fehm : anlama ve kavrayış
fiiliyât : fiille ilgili şeyler, uygulamalar
hâdim : hizmetçi
hadis : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hadsiz : sonsuz, sınırsız
hakikat : gerçek ve doğru
harfiyen : tam olarak, harfi harfine
hüccet : güçlü delil, kanıt
îfa-i vazife : vazifenin yerine getirilmesi
ihdas : yeni birşey ortaya koyma
ikame : yerleştirme, yerine getirme
imha : yok etme
ittiba : tabi olma, uyma
izah : açıklama
izhar : gösterme, açığa çıkarma
kanaat : inanma, tatmin olma
lisan-ı hâl : hâl ve beden dili
mahiyet : asıl, esas nitelik
memurîn-i Rabbâniye : Allah’ın emriyle hareket eden memurlar
memuriyet : memurluk
muvacehesinde : karşısında
mübtedi’ : aslen dinde olmayıp sonradan dine zarar verici yeni âdet ve uygulamaları çıkaran
müttebi : ittiba eden, tabi olan, uyan
nefs-i hakikat : gerçeğin kendisi
ref : ortadan kaldırmak
rencide : incitme
ruh-u aslî : bir şeyin asıl özü, ruhu
sünen-i Muhammediye : Hz. Muhammed’in sünneti, ahlâk ve yaşayışı
şehadet : şahitlik, tanıklık
şerafet : şereflilik
tafsilât : ayrıntılar
tahkim : sağlamlaştırma
takriznâme : bir eseri takdir etme ve güzel bulunduğuna dair yazılan yazı
takvim : güçlendirme, kuvvetlendirme
tasdik : doğrulama, onaylama
tavr-ı esâsî : esas tavır
tebşîr : müjdeleme
tecavüz : haddi aşma, ileri gitme
tevcihât : yönlendirmeler, işâret eden mânâlar
ulviyet : yücelik
usul : esas
vâki : olmuş, meydana gelmiş
Yükleniyor...