Hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürmekle kuvve-i mâneviyeyi kırmak cihetleriyle ve sebepleriyle, ihtiyarım haricinde, bütün o mânilere karşı Risale-i Nur şakirtlerinin kuvve-i mâneviyelerinin takviyesine medar ikramât-ı İlâhiyeyi beyan ederek Risale-i Nur etrafında mânevî bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur kendi kendine, tek başıyla, başkalarına muhtaç olmayarak, bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşit şeyler bana yazdırılmış. Yoksa -hâşâ- kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek ve hodfuruşluk etmek ise, Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir esası olan ihlâs sırrını bozmaktır. İnşaallah Risale-i Nur kendi kendine, hem kendini müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de mânen müdafaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesile olacaktır.

Umum kardeşlerimin ve hemşirelerimin, hâssaten duaları makbul ve mübarek mâsumlar taifesi ve muhterem ihtiyarlar cemaatinden her birerlerine binler selâm ve dua ederek Ramazan-ı Şeriflerini tebrik ederiz, dualarını rica ederiz.
Hasta kardeşiniz
Said Nursî
• • •
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1
Bu âciz kardeşiniz, hem itiraz eden o eski dost zâta, hem ehl-i dikkate ve sizlere beyan ediyorum ki, Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyânın feyziyle Yeni Said hakaik-i imaniyeye dair o derece mantıkça ve hakikatça burhanlar zikrediyor ki, değil Müslüman uleması, belki en muannid Avrupa feylesoflarını da teslime mecbur ediyor ve etmektedir. Amma Risale-i Nur’un kıymet ve ehemmiyetine işârî ve remzî bir tarzda, Hazret-i Ali (r.a.) ve Gavs-ı Âzamın (r.a.) ihbaratı nev’inden, Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyan dahi bu zamanda bir mu’cize-i mâneviyesi olan Risale-i Nur’a nazar-ı dikkati celb etmesine mânâ-yı işârî tabakasından rumuz ve îmaları, i’câzının şe’nindendir. Ve o lisan-ı gaybın belâğat-i mu’cizekârânesinin muktezasıdır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : zayıf, güçsüz
belâğat-i mu’cizekârâne : mu’cizeler gösteren belağat
beyan : açıklama
burhan : güçlü delil
beyan : açıklama
bîçare : çaresiz, zavallı
binaen : -dayanarak
câiz : sakıncasız
cihet : yön, taraf
ehl-i idare : idareciler, yöneticiler
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
ekser : çoğunluk
hakikî : asıl, gerçek
hayat-ı bâkiye : devamlı ve kalıcı olan âhiret hayatı
hayat-ı fâniye : geçici dünya hayatı
hissedar : pay sahibi
hizmet-i imâniye : iman hizmeti
ihtilât : karışıklık
ihtiyar : irade, dileme, tercih
ikram : bağış, iyilik
ikramât-ı İlâhiye : Allah tarafından gelen ikramlar, ihsan ve lütuflar
inkâr : inanmama, kabul etmeme
işaret-i gaybiye : geleceğe veya bilinmeyen bir olaya önceden yapılan işaret
izah : açıklama
izhar : gösterme, açığa çıkarma
kâtip : yazan, yazıcı
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak sevgili kullarında görünen olağanüstü haller
kuvve-i mâneviye : mânevi güç, moral
lâakal : en az
lem’a : parıltı
makbul : kabul gören, geçerli
medar : dayanak, sebep, vesile
men etme : yasaklama, engel olma
meşgale : meşguliyet, uğraş
mevzu : konu
mu’cize-i mâneviye : mânâ mu’cizesi
mukàbil : karşılık
müdafaat : savunmalar
nev’ : çeşit, tür
şakirt : öğrenci, talebe
tahribatçı : yıkıp, bozan
tahşidat : öneminden dolayı bir şeyin üzerinde fazla durma
takdir : beğendiğini dile getirme
takviye : güçlendirme, destekleme
tazyik : baskı
tecrit : soyutlama, ayırma
tefsir : açıklama, yorum
tenkid : eleştiri
tereşşuhat : sızıntılar, damlalar
tesir : etki
teşvik : şevklendirme, cesaretlendirme
vâcip : zorunlu
zarurî : zorunlu, gerekli
cemaat : topluluk
ehemmiyet : değer, önem
ehl-i dikkat : dikkat sahibi insanlar
feylesof : felsefe ile uğraşan, felsefeci
feyz : ilham, bereket ve ilim bolluğu
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
hâssaten : özellikle
hâşâ : asla, kesinlikle öyle değil
hemşire : kız kardeş
hikmet : fayda, gaye
hodfuruşluk : kendini beğenerek satmaya çalışma
i’câz : mu’cize oluş
ihbarat : haber vermeler
ihlâs : içtenlik, samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme
inşaallah : Allah’ın izniyle
işârî : işaretle göstererek
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
lisan-ı gayb : bilinmeyen ve görünmeyen âlemin dili
makbul : kabul gören, geçerli
mânâ-yı işârî : asıl anlamın dışında, işaret edilen diğer anlam
mâsum : günahsız, suçsuz
mu’cize-i mâneviye : mânevî mu’cize
muannid : inatçı, direnen
muhterem : hürmete lâyık, saygıdeğer
mukteza : gereklilik
mübarek : bereketli, hayırlı
müdafaa : savunma
nazar-ı dikkati celb etme : dikkatli bakışları çekme
nev’i : çeşit, tür
Ramazan-ı Şerif : şerefli Ramazan ayı
remzî : remizli, işaretli olarak
rumuz : remizler; işaretler
şe’n : özellik, belirleyici nitelik
tahşidat : öneminden dolayı bir şeyin üzerinde fazla durma
taife : grup, topluluk
temeddüh etmek : böbürlenmek, övünmek
ulema : âlimler
umum : bütün
zikretme : anma, belirtme
Yükleniyor...