Evet madem Allah var ve ilmi ihâta eder. Elbette adem, idam, hiçlik, mahv, fena, hakikat noktasında, ehl-i imanın dünyasında yoktur. Ve kâfirlerin dünyaları ademle, firakla, hiçlikle, fânilikle doludur. İşte bu hakikati, umumun lisanında gezen bu gelen darb-ı mesel ders verip, der:

“Kimin için Allah var, ona herşey var. Ve kimin için yoksa, herşey ona yoktur, hiçtir.”

Elhasıl, nasıl ki, iman, ölüm vaktinde insanı idam-ı ebedîden kurtarıyor; öyle de, herkesin hususî dünyasını dahi idamdan ve hiçlik karanlıklarından kurtarıyor. Ve küfür ise, hususan küfr-ü mutlak olsa, hem o insanı, hem hususî dünyasını ölümle idam edip mânevî cehennem zulmetlerine atar, hayatının lezzetlerini acı zehirlere çevirir. Hayat-ı dünyeviyeyi âhiretine tercih edenlerin kulakları çınlasın! Gelsinler, buna ya bir çare bulsunlar veya imana girsinler, bu dehşetli hasârattan kurtulsunlar.

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 1

Duanıza çok muhtaç ve size çok müştak kardeşiniz
Said Nursî

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz, Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.” Bakara Sûresi, 2:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Dokuzuncu Mesele / Sonraki Risale: On Birinci Mes'ele
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat
darb-ı mesel : meşhur söz, atasözü
dehşetli : korkunç
ehl-i iman : iman sahibi kimseler, inananlar
elhasıl : özetle, sonuç olarak
fena/fânilik : gelip geçicilik, yok oluş
firak : ayrılık
hakikat : gerçek
hasârat : zararlar
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hususan : özellikle
hususî : özel
idam-ı ebedî : dirilmemek üzere sonsuz yok oluş
küfr-ü mutlak : tam anlamıyla inkâr
küfür : inkar, inançsızlık
lisan : dil
müştak : arzulu, çok istekli
umum : genel
zulmet : karanlık
Yükleniyor...