İşte, madem mahiyet-i insaniyenin bir hizmetkârı olan kuvve-i hayaliyeyi bu dünya lezzetleri tatmin etmiyor; elbette gayet câmi’ mahiyet-i insaniye, ebediyetle fıtraten alâkadardır. İşte bu hadsiz arzu ve emellere bağlı olduğu halde, sermayesi bir cüz’î cüz-ü ihtiyarî ve fakr-ı mutlak bir insana, âhirete iman ne derece kuvvetli ve kâfi ve vâfi bir hazine, bir medar-ı saadet ve lezzet, bir medar-ı istimdat, bir merci ve dünyanın hadsiz gamlarına karşı bir medar-ı tesellî olduğu öyle bir meyve ve faidedir ki, onu kazanmak yolunda dünya hayatını feda etse yine ucuzdur.
• • •

İkinci meyvesi ve hayat-ı şahsiyeye bakan bir faidesi: Üçüncü Meselede izah edilen ve Gençlik Rehberinde bir haşiye bulunan çok ehemmiyetli bir neticedir.

Evet, her insanın, her zaman düşündüğü en ehemmiyetli endişesi, mezaristana giren kendi dostları ve akrabaları gibi o idamhaneye girmek keyfiyetidir. Birtek dostu için ruhunu feda eden o bîçare insanın, binler, belki milyonlar, milyarlar dostları ebedî bir müfarakat içinde idam olmalarını tevehhüm edip Cehennem azabından beter bir elem, o düşünmek ucundan göründüğü vakit, âhirete iman geldi, gözünü açtırdı ve perdeyi kaldırdı... “Bak” dedi. O, imanla baktı. Cennet lezzetinden haber veren bir lezzet-i ruhâniyeyi, o dostları ebedî ölümlerden ve çürümelerden kurtulup mesrurâne bir nuranî âlemde onu da bekliyorlar vaziyetinde müşahedesiyle aldı. Risale-i Nur’da bu netice hüccetlerle izahına iktifaen kısa kesiyoruz.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yedinci Mes'ele / Sonraki Risale: Dokuzuncu Mesele
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
alâkadar : alakalı, ilgili
bîçare : çaresiz
cemiyetli : kapsamlı, geniş
cüz’î : ferdî, az, küçük
cüz-i ihtiyarî : insandaki irade, seçme gücü
ebedî : sonu olmayan, sonsuz
ehemmiyetli : önemli
elem : acı, keder
emel : arzu, istek
fakr-ı mutlak : mutlak, sınırsız fakirlik
fıtraten : yaratılış gereği
gam : sıkıntı, üzüntü
hadsiz : sayısız, sınırsız
hamiyet : din gibi mukaddes değerleri ve aile ve vatanı koruma duygusu ve gayreti
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hayat-ı şahsiye : kişisel hayat
hüccet : güçlü delil
idamhane : idam yeri
iktifaen : yetinerek
insaniyet : insanlık
istidat : kàbiliyet, yetenek
itibarıyla : özelliğiyle
izah : açıklama
izale etmek : gidermek, ortadan kaldırmak
kâfi : yeterli
keyfiyet : durum, nitelik
küllî : büyük ve kapsamlı, tür
lezzet-i ruhâniye : ruhun aldığı lezzet
mâdum : yok, ölü
medar-ı istimdat : medet, yardım isteme kaynağı
medar-ı saadet : mutluluk sebebi
medar-ı tesellî : teselli kaynağı, vesilesi
merci : kaynak, başvurulacak yer
mesrurâne : sevinçli bir şekilde
mezaristan : mezarlık
mikyas : ölçü
muhabbet : sevgi
müfarakat : ayrılıklar
müşahede : gözlem
nuranî : nurlu, aydınlık
sadâkat : bağlılık, doğruluk
sair : diğer, başka
seciye : huy, karakter
sermaye : servet, varlık
tefevvuk : üstünlük
tevehhüm etmek : kuruntuya kapılmak, zannetmek
ubûdiyet : Allah’a kulluk
vâfi : yeterli
vücudî : varlıkla ilgili
zîhayat : canlı, hayat sahibi
Yükleniyor...