Hayat-ı şahsiyeye ait üçüncü bir faidesi: İnsanın sair zîhayatlar üstündeki tefevvuku ve rütbesi ise, yüksek seciyeleri ve cemiyetli istidatları ve küllî ubudiyetleri ve geniş vücudî daireleri itibarıyladır. Halbuki o insan hem mâdum, hem ölü, hem karanlık olan geçmiş ve gelecek zamanların ortasında sıkışmış bir kısa zaman olan hazır vaktin mikyasıyla, ölçüsüyle hamiyeti, muhabbeti, kardeşliği, insaniyeti gibi seciyeler alır.

Meselâ, eskiden tanımadığı ve ayrılıktan sonra da hiç göremeyeceği babasını, kardeşini, karısını, milletini ve vatanını sever, hizmet eder. Ve tam sadakate ve ihlâsa pek nâdir muvaffak olabilir; o nisbette kemâlâtı ve seciyeleri küçülür. Değil hayvanların en ulvîsi, belki baş aşağı, akıl cihetiyle en biçaresi ve aşağısı olmak vaziyetine düşeceği sırada, âhirete iman imdada yetişir. Mezar gibi dar zamanını, geçmiş ve gelecek zamanları içine alan pek geniş bir zamana çevirir ve dünya kadar, belki ezelden ebede kadar bir daire-i vücut gösterir.

Babasını dâr-ı saadette ve âlem-i ervahta dahi pederlik münasebetiyle ve kardeşini tâ ebede kadar uhuvvetini düşünmesiyle ve karısını Cennette dahi en güzel bir refika-i hayatı olduğunu bilmesi haysiyetiyle sever, hürmet eder, merhamet eder, yardım eder. Ve o büyük ve geniş daire-i hayatta ve vücuttaki münasebetler için olan ehemmiyetli hizmetleri, dünyanın kıymetsiz işlerine ve cüz’î garazlarına ve menfaatlerine âlet etmez. Ciddi sadakate ve samimi ihlâsa muvaffak olarak, kemâlâtı ve hasletleri, o nisbette, derecesine göre yükselmeye başlar, insaniyeti teâli eder. Hayat lezzetinde serçe kuşuna yetişmeyen o insan, bütün hayvanat üstünde, kâinatın en müntehap ve bahtiyar bir misafiri ve Sahib i Kâinatın en mahbup ve makbul bir abdi olmasıdır. Bu netice dahi Risale-i Nur’da hüccetlerle izahına iktifaen kısa kesildi.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yedinci Mes'ele / Sonraki Risale: Dokuzuncu Mesele
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : kul
âhiret âlemi : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
âlem-i ervah : ruhlar âlemi
âlet-i azap : azap âleti, sıkıntı veren unsur
bahtiyar : talihli, mutlu
beyan etmek : açıklamak
biçare : çaresiz
cihet : taraf, yön
cüz’î : ferdî, az, küçük
daire-i hayat : hayat dairesi
daire-i vücut : varlık dairesi
dâr-ı saadet ve ebediyet : sonsuzluk ve mutluluk yeri
dimağ : akıl, bilinç, beyin
ebed : sonu olmayan, sonsuzluk
ehemmiyetli : önemli
elîm : acıklı, üzücü
ezel : başlangıcı olmayan, sonsuzluk
garaz : kötü kasıt
haslet : huy, özellik, karakter
hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat
haysiyetiyle : özelliğiyle
hayvanat : hayvanlar
hüccet : güçlü delil
hülâsa : öz, özet
ihlâs : içtenlik, samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme
iktifaen : yetinerek
imdat : yardım
istidat : kàbiliyet, yetenek
izah : açıklama
kâinat : evren, yaratılan herşey
kemâlât : faziletler, iyilikler, mükemmel özellikler
mahbup : sevgili
makbul : kabul gören, geçerli
menfaat : fayda, yarar
mukavemetsiz : karşı konulmaz, direnilmez
muvaffak olmak : başarılı olmak
münasebet : bağlantı, ilişki
müntehap : seçilmiş
nev-i insan : insanlar, insanlık
nisbet : oran, ölçü
refika-i hayat : hayat arkadaşı, eş
sadâkat : bağlılık, doğruluk
Sahib-i Kâinat : evrenin ve herşeyin sahibi olan Allah
seciye : huy, karakter
teâli etmek : yücelmek, yükselmek
tesir : etki
teşkil etmek : meydana getirmek
uhuvvet : kardeşlik
ulvî : yüce, yüksek
vücut : varlık
Yükleniyor...