Her acip ve tavr-ı aklın haricindeki herşeyden daha büyüktür ki,
1 مَا خَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ إِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ âyetinin sarahat-i kat’iyesiyle, nev’i beşerin haşri ve neşri, birtek nefsin icadı kadar o kudrete kolay gelir. Bu mânâ itibarıyledir ki, darb-ı mesel hükmünde büyük musibetlere ve büyük maksatlara karşı, herkes “Allah büyüktür, Allah büyüktür” der, kendine tesellî ve kuvvet ve nokta-i istinat yapar.

Evet, nasıl ki Dokuzuncu Sözde, bu kelime iki arkadaşıyla bütün ibâdâtın fihristesi olan namazın çekirdekleri ve hülâsaları ve içinde ve tesbihatında tekrar ile namazın mânâsını takviye için Sübhânallah, Elhamdü lillâh, Allahu ekber üç muazzam hakikatlere ve insanın kâinatta gördüğü medar-ı hayret, medar-ı şükran ve medar-ı azamet ve kibriyâ, acip ve güzel ve büyük, pek çok fevkalâde şeylerden aldığı hayret ve lezzet ve heybetten neş’et eden suallerine pek kuvvetli cevap verdiği gibi, On Altıncı Sözün âhirinde izah edilen şu: Nasıl bir nefer, bayramda bir müşir ile beraber huzur-u padişaha girer; sair vakitte, zabitinin makamıyla onu tanır. Aynen öyle de, her adam hacda bir derece velîler gibi Cenâb-ı HakRabbû’l-Arz ve Rabbû’l-Âlemîn ünvanı ile tanımaya başlar. Ve o kibriya mertebeleri kalbine açıldıkça, ruhunu istilâ eden mükerrer ve hararetli hayret suallerine yine Allahu ekber tekrarıyla umumuna cevap verdiği misillü, On Üçüncü Lemanın âhirinde izahı bulunan ki, şeytanların en ehemmiyetli desiselerini köküyle kesip cevab-ı kat’î veren yine Allahu ekber olduğu gibi, bizim âhiret hakkındaki suâlimize de kısa fakat kuvvetli cevap verdiği misillü, Elhamdü lillâh cümlesi dahi haşri ihtar edip ister.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, sadece tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir.” Lokman Sûresi, 31:28.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yedinci Mes'ele / Sonraki Risale: Dokuzuncu Mesele
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayret verici, şaşırtıcı
âhir : son
âhiret : öteki dünya
Allahu ekber : “Allah en büyüktür”
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
cevab-ı kat’i : şüphe bırakmayacak kesin cevap
darb-ı mesel : meşhur söz, atasözü
desise : hile, aldatma
ebed : sonu olmayan, sonsuzluk
Elhamdü lillâh : “ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Allah’a mahsustur”
ezel : başlangıcı olmayan, sonsuzluk
fevkalâde : olağanüstü
fihriste : içindekiler, içerik
haşir ve neşir : öldükten sonra âhirette âhirette diriltilerek muhakeme için Allah’ın huzurunda toplanma ve tekrar dağılıp yayılma
haşr : yeniden diriliş; insanların öldükten sonra âhirette diriltilip muhakeme için Allah‘ın huzurunda toplanması
huzur-u padişah : padişahın huzuru
hülâsa : kısaca, özet
ibâdât : ibadetler
icad : var etme, vücuda getirme
ihtar etmek : hatırlatmak
istilâ etmek : kuşatmak
itibarıyle : özelliğiyle
izah etmek : açıklamak
izah : açıklama
kâinat : evren, yaratılan herşey
kibriyâ : yücelik, büyüklük
kudret : Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı
lem’a : parıltı
makam : konum, rütbe, derece
medar-ı azamet ve kibriya : haşmet, yücelik ve büyüklük sebebi, kaynağı
medar-ı hayret : hayret sebebi
medar-ı şükran : teşekkür sebebi
misillü : gibi
muazzam : azametli, çok büyük
musibet : belâ, dert, felâket
mükerrer : tekrar tekrar, defalarca
müşir : mareşal
nefer : asker, er
nefs : can, hayat, kişinin kendisi
neş’et etmek : çıkmak, yetişmek
nev’i beşer : insan türü, insanlık
nokta-i istinad : dayanak noktası
Rabbû’l-Arz : dünyanın Rabbi olan Allah
Rabbü’l-Âlemîn : bütün âlemlerin Rabbi olan Allah
sair : diğer, başka
sarahat-i kat’iye : tam bir açıklıkla mânâ ifade etmesi
Sübhânallah : “Allah her türlü eksiklikten sonsuz derecede yücedir”
tesbihat : tesbihler; Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma
umum : bütün
veli : Allah dostu
zabit : subay
Yükleniyor...