Hem vekilimiz Ahmed Beye haber veriniz ki, müdafaayı makineyle yazdığı vakit sıhhatine pekçok dikkat etsin. Çünkü ifadelerim başkasına benzemiyor. Bir harfin ve bazen bir noktanın yanlışıyla bir mesele değişir, mânâ bozulur.

Hem buraya gelen iki makine, size müsaade verilmezse geri gitsinler. Hem telâş edip sıkılmayınız, meyus olmayınız. 1 اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا sırrıyla, inâyet-i İlâhiye inşaallah çabuk imdadımıza yetişir.
• • •

Aziz, sıddık kardeşlerim; Risale-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür, derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlarla ya okumak veya okutmak veya yazmak suretindeki meşguliyet, tecrübelerle kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor. Şimdi Hüsrev gibi Nur kahramanı size ihsan edildi. İnşaallah bu medrese-i Yusufiye dahi, Medresetü’z-Zehrânın bir mübarek dershanesi olacak. Ben şimdiye kadar Hüsrev’i ehl-i dünyaya göstermiyordum, gizlerdim. Fakat neşredilen mecmualar, onu ehl-i siyasete tamamıyla gösterdi, gizli birşey kalmadı. Onun için ben onun iki üç hizmetini has kardeşlerime izhar ettim. Hem ben, hem o, daha gizlemek değil, lüzum ise aynı hakikat beyan edilecek. Fakat şimdilik karşımızda hakikati dinleyecekler içinde dehşetli ve tezahür etmiş iki muannid, hem zındık, hem komünist hesabına -biri Emirdağı’nda mâlum olmuş, biri de burada- gayet dessasâne, aleyhimizde iftiralarla memurları ürkütmeye çalışıyorlar. Onun için biz şimdilik çok ihtiyat edip telâş etmemek ve inâyet-i İlâhiyenin imdadımıza gelmesini tevekkülle beklemek lâzımdır.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” İnşirah Sûresi, 94:6.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
azap : acı, sıkıntı, ceza
aziz : izzetli, şerefli, çok değerli
bereket : bolluk
beyan etmek : açıklamak
dessasâne : hile yaparak, aldatarak
ehl-i dünya : dünyaya dalıp âhireti düşünmeyenler; tek kaygısı dünya olanlar
ehl-i siyaset : siyasetle uğraşanlar, politikacılar
ferah : sevinç, huzur
hakikat : doğru gerçek, esas
hiddet : öfke, kızgınlık
ihsan : bağış, ikram
ihtar edilme : hatırlatılma, ikaz edilme
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
imdad : yardım
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inayeti, yardımı
inşaallah : Allah’ın izniyle
izhar etmek : açıklamak, göstermek
maktul : öldürülen
malûm olma : bilinme
mecmua : kitap
medrese-i Yusufiye : Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane
meyus : ümitsiz
muannid : inatçı
mübarek : bereketli
müsaade : izin
müştak : çok arzulu ve istekli
neşredilen : yayımlanan
sıddık : çok doğru ve bağlı
sıhhat : sağlık
suret : şekil, biçim
tevekkül : Allah’a dayanma ve güvenme
tezahür : belirme, görünme
zındık : dinsiz
Yükleniyor...