Birincisi: Benim tecrid-i mutlakta sizin gibi canımdan ziyade sevdiğim kardeşlerimle serbest görüşemediğimde bir inâyet-i İlâhiye ve bir maslahat bulunduğu kalbime ihtar edildi. Çünkü elli lirayı sarf edip görüşmek için Emirdağı’na gelerek elli dakika, bazı on dakika, bazı hiç görüşmeden giden çok âhiret kardeşlerimiz, birer bahaneyle kendilerini bu medrese-i Yusufiyeye atacaklardı. Benim dar vaktim ve inzivadan gelen hâlet-i ruhiyem bıraksa, o fedakâr dostlara tam sohbet etmeye hizmet-i Nuriye müsaade etmezdi.

İkincisi: Bir zaman meşhur bir allâmeyi, harbin müteaddit cephesinde cihada gidenler görmüşler, ona demişler. O da demiş: “Bana sevap kazandırmak ve derslerimden ehl-i imana istifade ettirmek için benim şeklimde bazı evliyalar benim yerimde işler görmüşler.” Aynen bunun gibi, Denizli’de camilerde beni gördükleri, hattâ resmen ihbar edilmiş ve müdür ve gardiyana aksetmiş. Bazıları telâş ederek, “Kim ona hapishane kapısını açıyor?” demişler. Hem burada dahi aynen öyle oluyor. Halbuki benim çok kusurlu, ehemmiyetsiz şahsiyetime pek cüz’î bir harika isnadına bedel, Risale-i Nur’un harikalarını ispat edip gösteren Sikke-i Gaybî Mecmuası yüz derece, belki bin derece ziyade Nurlara itimat kazandırır ve makbuliyetine imza basar. Hususan Nurun kahraman talebeleri, hakikaten hârika halleri ve kalemleriyle imza basıyorlar.
Said Nursî
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim; Beni merak etmeyiniz; ben sizinle beraber bir binada bulunduğumda bahtiyarım, memnun ve mesrurum.

Şimdi vazifemiz: Bir müdafaa nüshası Isparta’ya gitsin. Mümkünse, hem yeni hurufla, hem makineyle eski huruf yirmi nüsha çıksın. Hattâ oranın müddeiumumuna gösterilsin. Hem bir nüsha avukatımıza bizzat verilsin ve ayrı bir nüsha da müdüre verip tâ onu da dâvâ vekilimize o versin. Hem Ankara makamatına yeni harfle beraber eski harfle, Denizli’de olduğu gibi, gönderilecek. Mümkünse beş nüsha makamata hazırlansın. Çünkü müsadere edilen Nurlar, eski harfle o makamata, hususan Diyanet Riyaseti heyetine gönderilmiş, sonra buraya gelmiş.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aksetme : yansıma
allâme : büyük âlim
aziz : izzetli, şerefli, çok değerli
bahtiyar : talihli, mutlu
cihad : Allah için kutsal şeyleri koruma gayret ve mücadelesi
cüz’î : ferdî, küçük
dâvâ vekili : avukat
Diyanet Riyaseti : Diyanet İşleri Başkanlığı
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
evliya : Allah dostları, veliler
fedakâr : her türlü zahmetlere göğüs gererek dâvası uğruna en değerli şeylerini feda eden
hakikaten : gerçekten
hâlet-i ruhiye : ruh hâli
harb : savaş
hizmet-i Nuriye : Risale-i Nur Hizmeti
huruf : harfler
hususan : bilhassa, özellikle
ihbar : haber verme
inziva : yalnız başına bir yere çekilip dünya işleriyle uğraşmama
isnad : dayandırma
istifade : faydalanma, yararlanma
itimat : güven
makamat : makamlar, konuyla ilgili resmî daireler
makbuliyet : kabul edilmiş olma
mecmua : kitap
medrese-i Yusufiye : Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane
mesrur : sevinçli, mutlu
meşhur : bilinen, tanınmış
müdafaa : savunma
müddeiumum : savcı
müsaade etme : izin verme
müsadere : suç karşılığı olarak, malın tamamına ya da bir bölümüne el konulması
müteaddit : bir çok, çeşitli
nüsha : kopya
sıddık : çok doğru ve bağlı
sıhhat : sağlamlık, doğruluk
sureten : görünüşte
vekil : avukat
ziyade : çok
Yükleniyor...