İbadet cihetinde böyle olduğu gibi, Nur hizmeti dahi nisbeten—kemiyet değilse de keyfiyet itibarıyla—bire beştir. Çünkü bu misafirhanede mütemadiyen giren ve çıkanlar, Nurun derslerinin intişarına bir vasıtadır. Bazan bir adamın ihlâsı, yirmi adam kadar faide verir. Hem Nurun sırr-ı ihlâsı, siyasetkârâne kahramanlık damarını taşıyan, Nurun tesellilerine pekçok muhtaç bulunan mahpus biçareler içinde intişarı için bir parça zahmet ve sıkıntı olsa da, ehemmiyeti yok. Derd-i maişet ciheti ise: Zaten bu üç ay âhiret pazarı olmasından, herbiriniz çok şakirtlerin bedeline, hattâ bazınız bin adamın yerinde buraya girdiğinden, elbette sizin haricî işlerinize yardımları olur diye tamamıyla ferahlandım ve bayrama kadar burada bulunmak büyük bir nimettir bildim.
Said Nursî
• • •
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1
Aziz, sıddık kardeşlerim; Evvelâ: Receb-i Şerifinizi ve yarınki Leyle-i Regaibinizi ruh u canımızla tebrik ederiz.

Saniyen: Meyus olmayınız, hem merak ve telâş etmeyiniz. İnayet-i Rabbâniye inşaallah imdadımıza yetişir. Bu üç aydan beri aleyhimizde ihzar edilen bomba patladı. Benim sobam ve Feyzilerin su bardağı ve Hüsrev’in iki su bardaklarının verdikleri haber doğru çıktı. Fakat dehşetli değil, hafif oldu. İnşaallah o ateş tamamen sönecek. Bütün hücumları, şahsımı çürütmek ve Nurun fütuhatına bulantı vermektir. Emirdağ’ındaki malûm münafıktan daha muzır ve gizli zındıkların elinde âlet bir adam ve bid’atkâr bir yarım hoca ile beraber bütün kuvvetleriyle bize vurmaya çalıştıkları darbe, yirmiden bire inmiş. İnşaallah o bir dahi, bizi mecruh ve yaralı etmeyecek ve düşündükleri ve kasdettikleri bizi birbirinden ve Nurlardan kaçırmak plânları dahi akîm kalacak. Bu mübarek ayların hürmetine ve pek çok sevap kazandırmalarına itimaden sabır ve tahammül içinde şükür ve tevekkül etmek ve 2 مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ düsturuna teslim olmak elzemdir, vazifemizdir.
Said Nursî
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2 : Kadere inanan kederden emin olur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
ayn-ı rahmet : rahmetin tâ kendisi
aziz : izzetli, şerefli, çok değerli
bîçare : çaresiz, zavallı
bid’akâr : dine zarar verecek yenilikleri dine mâl etmeye çalışan
cihet : şekil, yön
derd-i maişet : geçim derdi
âfetli : belâlı, felâketli
akîm : neticesiz, sonuçsuz
alay : üç taburdan oluşan askerî topluluk
âlim : bilen, ilim sahibi
âzâ : üye
Birinci Harb-i Umumî : Birinci Dünya Savaşı
Dahiliye Bakanlığı : İçişleri Bakanlığı
derk etme : algılama, kavrama
düstur : kural, prensip
elzem : çok gerekli
esaret : esirlik
harb : savaş
hürmet : saygı
hürriyet : Meşrutiyetin ilân edildiği 1908 yılları
ifsadat : bozmalar, karıştırmalar
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inayeti, yardımı
inşaallah : Allah’ın izniyle
iştirak : katılma
itimaden : güvenerek
mağlup etme : yenme
mecruh : yaralı, yaralanmış
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
mübarek : bereketli
münakaşa : tartışma
müsaade : izin
mütareke : ateşkes
nam : ad
nazar-ı dikkati celb etmek : dikkat çekmek
nihayet : son
rastgelen : raslayan
ricâl : adamlar; makam sahibi olanlar
şükür : Allah’ın (c.c.) nimetlerine karşı memnunluk gösterme; Allah’a teşekkür etme
tâbi : bağlı
tahammül : dayanma, katlanma
teşekkül : oluşum
tevekkül : Allah’a dayanma ve güvenme
tımarhane : akıl hastanesi
vilâyet : il
evvelâ : ilk olarak
ferahlanma : sevinme, huzur duyma
fütûhât : fetihler, zaferler
haricî : dışa ait
hücum : saldırı
ihlâs : samimiyet, ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme
ihzar : hazırlama
inâyet-i Rabbâniye : Allah’ın inâyeti, yardımı
inşaallah : Allah’ın izniyle
intişar : yayılma
kemiyet : çokluk, nicelik
keyfiyet : nitelik, kalite
Leyle-i Regaib : Regaib Gecesi; Receb ayının ilk Cuma gecesi
mahpus : hapsedilmiş, tutuklu
malûm : bilinen
medrese-i Yusufiye : Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane
meyus : ümitsiz
muhtaç : ihtiyaç duyan
muzır : zararlı
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
mütemadiyen : sürekli olarak
nisbeten : bir dereceye kadar
Receb-i Şerif : şerefli olan ve mübarek aylardan birincisi olan Recep ayı; hicrî ayların yedincisi
ruh u can : ruh ve can; bütün içtenlik
saniyen : ikinci olarak
sıddık : çok doğru ve bağlı
sırr-ı ihlâs : ihlâs sırrı
siyasetkârâne : siyaset yaparak
şakirt : öğrenci, talebe
tebrik : mübârek kılma, kutlama
zındık : dinsiz
Yükleniyor...